Bu kişisel bir şey değil, Yapmamız gereken bir şey. | Open Subtitles | هذه ليست شخصية، هذا هو ما يتعين علينا القيام به. |
biz sadece bilgisayarları programlıyoruz; Yapmamız gereken sadece bu." | TED | كل ما سنفعله هو أننا سنبرمج كمبيوترات، هذا كل ما يتعين علينا القيام به. |
Yapmamız gereken bu işletmelerin faaliyet biçimini değiştirmektir. | Open Subtitles | ما يتعين علينا القيام به هو تغيير الطريقة التي تعمل بها هذه الشركات. |
- Yapmamız gereken tam da bu. | Open Subtitles | داخل المجمع هذا هو بالضبط ما يتعين علينا القيام به |
yapmamız gerekeni yapmamıza izin ver, yolsuzluğu ortaya çıkaralım. | Open Subtitles | فلتبدأ في أن تدعننا نفعل ما يتعين علينا القيام به لكي نضع حداً للفساد |
Eğer Rittenhouse tarihten bir şeylerin silinmesinden hoşlanıyorsa o halde bizim Yapmamız gereken de bu. | Open Subtitles | إذا كان هذا هو ما يلزم ل مسح ريتنهاوس من التاريخ، و ثم وهذا هو ما يتعين علينا القيام به. |
Yapmamız gereken şey, bir kereliğine ondan öne geçmek. | Open Subtitles | ما يتعين علينا القيام به هو الحصول أمامه لمرة واحدة. يمكننا. |
Yapmamız gereken şey, saygıyla ve Sağlık Medya İşbirliği gibi örneklerden ilham alarak eleştirel düşünce değerlendirmesi yapmaktır. Süper kahraman filmlerinde söyledikleri gibi, iyilik için gücümüzü kullanalım. | TED | ما يتعين علينا القيام به هو التعامل مع التفكير النقدي بإحترام و أن نستوحي من الأمثلة مثل مافعل معهد التعاون الصحي في الأعلام. وكما يقولون في أفلام الأبطال الخارقة، دعونا نستخدم قوتنا من أجل الخير. |
Tüm Yapmamız gereken bu. | TED | وهذا ما يتعين علينا القيام به. |
Yapmamız gereken binlerce milyonu dörde bölünce ne edeceğini hesaplamak. | Open Subtitles | ما يتعين علينا القيام به... ... هو معرفة ما الآلاف الملايين مقسوما على أربعة متساوين. |
Yapmamız gereken, kafa kafaya verip bunu kanıtlamak. | Open Subtitles | ما يتعين علينا القيام به هو إثبات ذلك |
Yapmamız gereken, yapma niyetinde olduğumuz sadece sizi ikna etmek, Sayın Hâkim. | Open Subtitles | محاكمة جديدة ، ليس علينا أن نقوم بدحض أي من هذا ما يتعين علينا القيام به ، ما نعتزم القيام به هو الاستمرار . |
Yapmamız gereken bu. | Open Subtitles | وهذا هو ما يتعين علينا القيام به. |
- Yapmamız gereken tam da bu. | Open Subtitles | هذا هو بالضبط ما يتعين علينا القيام به |
- Yapmamız gereken yeniden sayımdan kurtulmak. | Open Subtitles | - ما يتعين علينا القيام به هو لدرء إعادة فرز الأصوات. |
Yapmamız gereken şeye anlayış gösteriyorum. | Open Subtitles | أنا أفهم ما يتعين علينا القيام به |
Dolayısıyla bunun yerine Yapmamız gereken şey, etik, felsefe, sözbilim, toplumlar ve sosyoloji ve sosyal bilimler gibi şeyler üzerine daha fazla vakit harcamak, çünkü onlar bize büyük veriler için çok önemli içerik sağlar ve iyi eleştirel düşünürler olmamıza yardım ederler. | TED | إذاً ما يتعين علينا القيام به عوضاً عن ذلك هو قضاء المزيد من الوقت على أشياء مثل العلوم الإنسانية وعلم الاجتماع، والعلوم الاجتماعية، و البلاغة والفلسفة الأخلاقيات، لأنها تعطينا نسق مهم جداً للبيانات الضخمة ولأنها تساعدنا لكي نصبح مفكرين نقديين أفضل |
Hayır, Yapmamız gereken 2.Kaptan, akıllıca düşünmek. | Open Subtitles | لا ، ما يتعين علينا القيام به (XO) ، هو التفكير بشكل واضح |
Eğer bizi durdurmaya çalışırsa, yapmamız gerekeni yapacağız. | Open Subtitles | إذا حاولت منعنا، سنفعل ما يتعين علينا القيام به. |
Şimdi yapmamız gerekeni yapalım. | Open Subtitles | بوضوح، ما يتعين علينا القيام به. |