Burada tabii ki bir yol var, ki bu da gece geç saatlere kadar oturup bütün haberleri okuyarak bütün gerçekleri ezberlemek. | TED | هناك، بالطبع، طريقة واحدة، وهي الجلوس لوقت متأخر من الليل وتعلم كل الحقائق عن ظهر قلب من خلال قراءة كل هذه التقارير. |
Herşey birkaç yıl önce başladı, bir gece geç bir saatte metroda eve giderken o arada düşünüyordum. | TED | وجميعها بدأت منذ عدة سنوات، في وقت متأخر من الليل عندما كنت جالسة في مترو الأنفاق، متوجهة إلى البيت، وكنت أفكر. |
gecenin bir yarısı, yoğun bakımda, sadece sen ve ben. | Open Subtitles | لقد كان انا وانت فقط لوحدنا في وقت متأخر من الليل هنا في وحدة العناية المركزة؟ |
Pekâlâ şimdi gecenin bir yarısı eve geldiğini hayal et. | Open Subtitles | تخيل أنك عائد للمنزل في وقت متأخر من الليل |
Eskiden gece yarısı yayınları için gizlice bodruma inerdim. | Open Subtitles | اعتدت على التسلل إلى الطابق السفلي على موجات الأثير في وقت متأخر من الليل |
Sabahları erkenden başlayıp, gecenin geç saatlerine kadar çalışıyordu. | Open Subtitles | وقد عمل بجد من الصباح الباكر حتى وقت متأخر من الليل |
Gramercy Park Otel'de kalıyordunuz, gece geç saatte Scotch viski içebiliyordunuz, harika, akıllı, havalı insanlarla. | TED | والحصول على إقامة في فندق غرامرسى بارك، حيث تستطيع شرب السكوتش في وقت متأخر من الليل مع أشخاص لطفاء، أذكياء ومتباهين. |
Meşhur bir üniversitede olacaktım ve tutkulu öğrencilerle gece geç saatlere kadar tartışacaktık. | Open Subtitles | أكون في جامعة شهيرة أجادل الطلاب الشغوفين حتى وقت متأخر من الليل |
Burada gece geç vakitte dosyaları kopya ettiğini gördüm. | Open Subtitles | رأيته ينسخ الملفات هنا في وقت متأخر من الليل |
- Bazen, gece geç saatlerde. | Open Subtitles | ، حسنا، في بعض الأحيان . وفي وقت متأخر من الليل |
Son iki haftadır her gün, genellikle gece geç saatte. | Open Subtitles | كل يوم في الأسبوعين الأخيرين غالبا في وقت متأخر من الليل |
Uzun bacaklı bir kadın, lüks bir otele gece geç saatte girer. | Open Subtitles | امرأة جميلة الساقين تدخل فندق فاخر فى وقت متأخر من الليل |
gecenin bir vakti onun odasından ağlama sesleri duyuyordum. | Open Subtitles | اعتدت ان اسمعها وهي تبكي في غرفتها في وقت متأخر من الليل |
gecenin bir yarısında, son dakika benimle görüştüğün için teşekkürler. | Open Subtitles | شكراً لك على مقابلتي في آخر لحظة وفي وقتٍ متأخر من الليل. |
Mesela gecenin bir vakti, sevdiğiniz birinin yakalanmış olabileceği bir kanser türü hakkında internet üzerinden başka bir ülkede biriyle konuşabiliyorsunuz. | TED | حول الرعاية الصحية، في وقت متأخر من الليل عند قلقهم بشأن نوع من مرض السرطان قد يكون شخص عزيز عليهم مصابا به، وعندما يتحدثون عبر الإنترنت لشخص يهتمون لأمره كثيراً ويعيش في بلد آخر. |
Muhtemelen son yerinden gecenin bir yarısında taşınmak zorunda kalan biri. | Open Subtitles | ... لربما شخص كان عليه الإنتقال من سكنه السابق في وقتٍ متأخر من الليل |
gecenin bir yarısı uğrar, yatağına girerdi. | Open Subtitles | في وقت متأخر من الليل... ويتسلل إلى السرير؟ |
gecenin bir yarısı nasıl böyle egzersiz yaptığını hiç anlamıyorum. | Open Subtitles | لا اعلم كيف تفعل ذلك... تتمرن في وقت متأخر من الليل. |
İki olay da gece yarısı kır yolunda gerçekleşmiş. | Open Subtitles | كلا الحادثان وقعا في وقت متأخر من الليل على طرق البلاد |
İştahını açmak için gece yarısı egzersizinden daha güzel bir şey olamaz. | Open Subtitles | لايوجد شيئ مثل تمرين في وقت متأخر من الليل لكي تثير شهية الطعام |
gece yarısı bile. | Open Subtitles | تتصل بوالدتي طوال الوقت، في وقت متأخر من الليل. |
Hep birlikte onun evine gittik ve gecenin geç saatlerine kadar müzik dinledik. | Open Subtitles | وذهبنا لشقته واستمعنا للموسيقى لوقت متأخر من الليل |