"يستحيل أن" - Translation from Arabic to Turkish

    • imkânsız
        
    • imkansız
        
    • Asla
        
    • mümkün
        
    • olamaz
        
    • olmasına imkan
        
    • imkânı
        
    • Hayatta
        
    • imkan yok
        
    • ihtimali yok
        
    • imkân yok
        
    • imkanı yok
        
    Bu işten paçayı sıyırmasının imkânsız olduğunu ikimiz de biliyoruz. Open Subtitles ‏‏لأن كلتينا تعرف ‏أنه يستحيل أن يفلت بفعلته هذه. ‏
    Resmin asında birleşmiş olduğunu anlamayı imkansız kılmak. TED حتى يستحيل أن تكتشف كيف تم تركيب الصورة
    Siz Asla manastırın istediği gibi bir rahibe olmayacaksınız. Open Subtitles يستحيل أن تكوني من النوع الذي يتوقّعه الدير منكِ.
    Kendi zayıflığını tasvir etmeden bir tuzak hazırlamak mümkün değildir. Open Subtitles يستحيل أن تصمم فخاً دون أن تعكس شيئاً من ضعفك
    Ama bu savaşta olmuş olamaz. Çok yakın zamanda olmuş. Open Subtitles ولكن يستحيل أن يكون هذا بسبب الحرب، فإنه حديث للغاية
    O kızın erkek arkadaşından ayrıldıktan hemen sonra benimle birlikte olmasına imkan yok. Open Subtitles يستحيل أن تخرج معي... بعد أيام من إنفصالها معه.
    Manny'nin böyle bir şeyi bizim evimizde görme imkânı yok. Open Subtitles يستحيل أن يكون ماني رأى مثل هذه الأشياء في منزلنا
    Hayatta inanmam ben. Başka bir fotoğraf bul. Open Subtitles يستحيل أن أصدّق هذه الصورة إطبع لي غيرها
    Ama eskiden yaptığınız gibi sonunu yapabilmenize hiç imkan yok ki. Open Subtitles يستحيل أن تكونا قد قدمتما العرض الختامي كما فعلتما سابقاً
    Onun yapmış olma ihtimali yok. Open Subtitles يستحيل أن تكون قد فعلت ذلك
    Gördüğünüz her kenarı koparmadan durmak neredeyse imkânsız. Open Subtitles يكاد يستحيل أن تتماسك عن اقتلاع كل صخرة تراها
    Malcolm'ın bu aramayı yapması ve ve karısı telefonu kapar kapamaz yatak odasına dönmesi imkânsız. Open Subtitles يستحيل أن يكون مالكولم أجرى ذلك الاتصال و عاد لغرفة نومه بينما أغلقت زوجته الهاتف
    Doğru, personelin özel dosyalarına ulaşmam imkansız. Open Subtitles لأنّه يستحيل أن أصل إلى ملفات شؤون الموظفين هذا مستحيل
    Onun için alış veriş yapılması imkansız insanlardan birisi. Open Subtitles وهو من النوع الذي يستحيل أن أشتري له شيئا
    Bazıları mutlu, bazıları üzgün, ama Asla çirkin değiller. Open Subtitles بعضها قد تكون سعيدة وبعضها حزينة, لكن يستحيل أن تكون قبيحة.
    Aslında, yalnızca oturup karanlığa bakarak yapmamızın mümkün olmadığı biçimde, gökyüzünü bir planetaryumda tecrübe edebiliriz. TED وبالفعل يمكننا رؤية السماء في عرض القبة السماوية بطريقة يستحيل أن نفعلها فقط بالجلوس خارجًا والنظر إلى الظلام.
    Romantizm gitmiş olamaz. Bu sana bir şey ifade ediyor mu? Open Subtitles يستحيل أن الرومانسية تلاشت أتفهم شيئاً من هذا ؟
    Profesyonel bir jimnastikçi bu. O olmasına imkan yok. Open Subtitles هذه رياضية محترفة، يستحيل أن تكون هي.
    Üzgünüm ama oraya gitmemin imkânı yok. Open Subtitles آسف، يستحيل أن أنزل إلى هناك، فلستُ أتّسم بهذا القدر من الشجاعة.
    - Hayatta o kadar kefalet ödemem, Sayın Yargıç, unutun gitsin. Open Subtitles يستحيل أن ادفع كفالة كهذه يا حضرة القاضي
    Sizde Lisada boştaydınız ve arkanızdan ne işler çevirdiğini bilmenize imkan yok. Open Subtitles أنتو "ليزا"كنتماأعذبان,و.. كان يستحيل أن تعرف ما كانت تفعله من خلف ظهرك
    Ama en azından ölme ihtimali yok. Open Subtitles لكن يستحيل أن تموت جراء ذلك
    Oldukça havalı konuşuyorsun ama sizin polis olmanıza imkân yok. Open Subtitles دائماً حيلة إنتحال صفة لكن يستحيل أن تكونوا شرطة؟
    Bay Millam ve bankasının bu yakın sebebi bilmesinin imkanı yok. Open Subtitles يستحيل أن يعرف السيد ميلمان وبنكه أن هناك خطرًا غير مباشر

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more