Bunu aşacaktır. Benim güvenilmez biri olmama alışıktır. | Open Subtitles | ستنساني، هي معتادة على كوني لا يمكن الاعتماد عليّ |
Şu anda uydularımız nedense güvenilmez durumda. | Open Subtitles | لا أسمعك؟ في هذه اللحظة أقمارنا الصناعية لا يمكن الاعتماد عليها الى حد ما |
Sana en çok ihtiyaç duyduğumuz anda güvenebiliyoruz. | Open Subtitles | يمكن الاعتماد عليها عندما نحتاج لك أكثر من غيرها. |
Biliyordum... Sana güvenebileceğimi biliyordum, Peder. | Open Subtitles | لقد عرفت عرفت انه يمكن الاعتماد عليك يا قس |
Yani uzun zamandır yapmadım. Kadınlar Merkezi'nde çalıştığına göre, demek ki.. yeterince güvenilirsin. | Open Subtitles | أنت تعمل فى مركز لمساعدة النساء أعتقد أنك شخص يمكن الاعتماد عليه |
Bilgisayarlar ne kadar güvenilmezler. | Open Subtitles | الكمبيوتر، لا يمكن الاعتماد عليه |
Bu insanlar becerikli mi? Dürüst mü? Güven telkin ediyorlar mı? | TED | هل هم أَكْفَاءٌ؟ هل هم نزيهون؟ هل يمكن الاعتماد عليهم؟ |
Bu yüzden zeki, güvenilir ve yetenekli kişileri işe almam gerek. | Open Subtitles | ومن طرق قيامي بذلك، استخدام أشخاص أذكياء، وقادرين يمكن الاعتماد عليهم. |
Anımsadığımı kadarıyla, güvenilmez bir adamdı; genellikle gecikir ve işin hep arkasında kalır. | Open Subtitles | أظن ذلك شخص لا يمكن الاعتماد عليه , كما أذكر دائما متأخر و لا ينجز عمله |
Oğlum, eğer kullanıyorsa artık ona güvenilmez. Haydi düşün bakalım. | Open Subtitles | إذا كان يتعاطى المخدّرات فلا يمكن الاعتماد عليه. |
-ANA'sı güvenilmez. | Open Subtitles | لا يمكن الاعتماد على معدل الأجسام المضادة النووية |
Bunca zamandır ne söylüyorum, güvenilmez. | Open Subtitles | هذا ما كنت أقوله طوال الوقت لا يمكن الاعتماد عليه |
Bu konuda için pek rahat değil. İnsanlar onun güvenilmez olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | الناس يقولون أنه لا يمكن الاعتماد عليه هل ذلك صحيح ؟ |
Tamamen güvenilmez bir sarhoştu. | Open Subtitles | لقد كانت مخمورة كليا و لا يمكن الاعتماد عليها |
Sana en çok ihtiyaç duyduğumuz anda güvenebiliyoruz. | Open Subtitles | يمكن الاعتماد عليك حينما نكون في أشد الحاجة إليك |
Sana güvenebileceğimi biliyordum Jeremy. | Open Subtitles | هذا جيد كنت أعرف أنني يمكن الاعتماد عليك، جيريمي |
Ama ben kime güvenebileceğimi biliyorum. | Open Subtitles | ولكن أنا أعرف من أنا يمكن الاعتماد عليه. |
Sana güvenebileceğimi zannediyordum. | Open Subtitles | حسبت انه يمكن الاعتماد عليكم |
Kadınlar Merkezi'nde çalıştığına göre, demek ki.. yeterince güvenilirsin. | Open Subtitles | أنت تعمل فى مركز لمساعدة النساء أعتقد أنك شخص يمكن الاعتماد عليه |
Aynı zamanda güvenilmezler. | Open Subtitles | انهم أيضا لا يمكن الاعتماد عليهم |
Bir insanın bizi ilgilendiren konularda becerikli olduğunu, güvenilir ve dürüst olduğunu düşünüyorsak onlara güvenmek için yeterince sebebimiz var demektir, çünkü gözümüzde güvenilir olurlar. | TED | و عندما نجد شخصا كفؤا في أمور ذات صلة، نزيه و يمكن الاعتماد عليه، سيكون لنا أسباب وجيهة للوثوق به، لأنّه جدير بالثّقة. |
Dalai Lama ya da Yoda gibi güvenilir, dengeli, bilinen, güvene alan, güvende, kutsal, derin düşünceler içinde ya da bilge biri misiniz? | TED | هل يمكن الاعتماد عليك، ومستقر ، مألوف، آمن ومقدس، متأمل وحاكم مثل الدالاي لاما أو يودا؟ |