Bayağı şanslısın çünkü benim de bir oda arkadaşına ihtiyacım var. | Open Subtitles | أتعلم ، أنت محظوظ لأنني في الواقع أحتاج الى رفيق سكن |
Evet, sende şanslısın çünkü hareket edemiyorum, ...yoksa yüzünün ortasına yumruğu yemiştin. | Open Subtitles | أجل، محظوظ لأنني من الصعب أن أتحرك لأنني لكمتك في وجهك |
O halde şanslısın çünkü reçeteyi ben yazdım. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأنني في الحقيقة أنا الذي كتبت الروشتة |
Hâlâ bir elin olduğu için şanslısın çünkü. | Open Subtitles | لأنّك محظوظ لكونك ما زلت تملك يدًا أصلًا. |
Hâlâ bir elin olduğu için şanslısın çünkü. | Open Subtitles | {\pos(190,220)}لأنّك محظوظ لكونك ما زلت تملك يدًا أصلًا. |
Hayatını bildiğim için şanslısın çünkü dürüst olmak gerekirse kıçını anında kapının önüne koymalıydım. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأنني أعرفك طوال حياتك، لأنه صراحة .علي أن أطردك حالا |
- şanslısın çünkü bir şeyler pişirmiştim. | Open Subtitles | حسنٌ، إنكَ محظوظ لأنني خبزتُ كعكٍ جيّد -ياللروعة |
şanslısın çünkü fikirlerle doluyum. | Open Subtitles | حسنا انت محظوظ لأنني معبئ بالافكار |
Ama şanslısın çünkü arkadaşınım. | Open Subtitles | لكنك محظوظ لأنني صديقك |
Şanslısın, çünkü yalnızım. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأنني وحيد. |