Bazen insanlar kovulmalarının başlarına gelen en güzel şey olduğunu söylerler ya? | Open Subtitles | تعلمون حين يقول الناس بأن طردهم كان أفضل شيء حدث لهم أبدا؟ |
Bunların, ilgi odağı olmak için benim uydurduğum bir şey olduğunu düşündü. | Open Subtitles | يعتقد أنه شيء اختلقته حتى اسبب المشاكل وحسب وأن أكون محط الاهتمام |
İşte bu. Sanıyorum bu gördüğümüz o zamanlarda avluda vakit geçirmenin nasıl bir şey olduğunu gösteren tipik bir resim. | TED | وهكذا هو الأمر, و اعتقد بأن هذه صورة عادية عن وضع الساحات في ذلك الوقت. |
Neler olacağını bilmenin çok da eğlenceli bir şey olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أن الأمر سيكون أفضل إذا علمت ما سيحدث مستقبلاً. |
Sarah, bunun her ikinizin de istediği bir şey olduğunu sanıyordu. | Open Subtitles | هي تعتقد بأن هذا كان شيئاً أردتماه دائماً |
Böyle bir şeyin elinden alınmasının nasıl bir şey olduğunu bilemezsin. | Open Subtitles | ليس لديك أي فكرة كيف أن شيء مثل هذا يؤخذ منكِ.. |
Ayrıca bunun karmaşık, tahmin edilemez işlerde ve büyük problemleri çözmede gerekli bir şey olduğunu düşünüyorum. | TED | وأود أن أعرض لكم أنه أمر مهم جداً للعمل المعقد والذي لا يمكن توقعه ولحل المشاكل الكبيرة. |
Geçen kış icat edilmiş dilimlenmiş ekmekten sonraki en iyi şey olduğunu düşünüyordu. | Open Subtitles | يعتقد أنها أفضل شيء حدث بعد خبز الشرائح خبز الشرائح اخترعوه في الشتاء الماضي |
Yapmayın, bunun gelmiş geçmiş en harika şey olduğunu düşünen bir tek ben miyim? | Open Subtitles | اه، هل أنا الشخص الوحيد هنا الذي يفكر أن هذا هو أروع شيء حدث لنا؟ |
Bunun başıma gelebilecek en güzel şey olduğunu ve onun da başına gelebilecek en kötü şey olduğunu biliyorum, ama... | Open Subtitles | أنا أعرف فقط أن ذلك سيكون أعظم شيء حدث لي في حياتي واسوء شيء حدث لها في حياتها ولكن |
Riske girip ödemediğimiz için kesilecek olan bir şey olduğunu söylüyorum. | Open Subtitles | سوف أخمن وأقول أنه شيء لم ندفع ثمنه وسوف ينقطع عنا |
Medya da model, şarkıcı ya da Sidney Crosby gibi bir spor ilahı olmanın harika bir şey olduğunu söylüyor. | TED | وكذلك الإعلام يقول أنه شيء جيد جدا أن تكون مغنياً أو عارض أزياء أو بطل رياضي مثل سيدني كروسبي |
Ama kesinlikle dikkate alınması gereken bir şey olduğunu düşünüyorum, öyle değil mi? | Open Subtitles | ولكن من المؤكد أنني أعتقد أنه شيء يجب الحذَر منه. أليس كذلك؟ |
Onun yerinde olmanın nasıl bir şey olduğunu bilmek için içine girmem gerek. | Open Subtitles | أنا أريد الطريق إليه فقط لأعرف كيف هو الأمر إن كنت هو |
Birbirimiz hakkında hiçbir şey bilmememizin garip bir şey olduğunu düşünüyorlar. | Open Subtitles | يعتقدون أن الأمر غريب اننا لانعرف أى شئ عن بعضنا البعض |
Benimle alay etmektense, arkadaşlarım olarak bunun zor bir şey olduğunu anlayıp atlatmama yardımcı olmalısınız. | Open Subtitles | اتعرفون ، بدلاً من الاستهزاء بي, اصدقائي قد يدركون بأن هذا صعب ويحاولون من خلاله مساعدتي |
Kocanızın size, evinize yaptığınız katkının bir halta yaramadığını söylemesinin nasıl bir şey olduğunu biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل لديك أي فكرة ما يشبه أن أقول لك زوجك مساهمة الخاص بك الزواج ليس من قيمة؟ أعتقد أننا يجب أن نأخذ استراحة الآن. |
Önemli bir şey değildi. Daha kötü bir şey olduğunu sandım. | Open Subtitles | أنه أمر لا يستحق القلق, أنه يبدو أسوأ مما هو |
Ben de bir şey olduğunu düşündüm, yoksa en azından arardı. | Open Subtitles | أعتقدت أن شيء ما حدث في العمل أو لكان أتصل بي |
İçimden bir ses nedeninin perdenin arkasındaki şey olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | وثمّة ما ينبئني أن ما دعاها لذلك وارء تلك السّتارة. |
Çok geçmeden elimizdeki bu bilgilerde olağan dışı bir şey olduğunu fark ettik. | Open Subtitles | حالاً ، أدركنا أن هناك شيء ما بهذه البيانات والتي ليست غير عادية |
Bunun önemli olan tek şey olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | وأنت تعلم أنه الشيء الوحيد المهم |
Tanısaydın, şirketinin başına gelen en güzel şey olduğunu anlardın. | Open Subtitles | ولو فعلت , كان عليك ان تعرف انها أفضل شئ حدث فى شركتك |
Dünyanın bir şey olduğunu düşünüyorsun sonra başka bir şey oluveriyor. | Open Subtitles | تظن أنّ العالم شيء معيّن ثم يتبين بأنه شيء مختلف |
X-Ray görüşe sahip olmak gibi bir şey olduğunu söyledi. | TED | قال بأن ذلك كان كامتلاك رؤية بأشعة إكس. |
Çoğunun detaylı olarak nasıl çalıştıklarını kimse bilmez ama içeride çok sayıda farklı şey olduğunu biliyoruz. | TED | لا أحد يعرف كم منها يعمل بالتفصيل، لكن نعلم بأن هناك فيها العديد من الأشياء المختلفة. |