| Bak cidden erimiş peynir kadar güzel bir şey var mı? | Open Subtitles | اعني .. حقاً هل هناك شيئ لذيذ مثل الجبنة الذائبة ؟ |
| Sende dayanamadığım bir şey var, o da şu gereksiz genişliğin. | Open Subtitles | هناك أمر لا أستطيع أن أفهمه منك رضاك عن نفسك المحيِر |
| Sesin çok seksiymiş.Senin için yapabileceğim başka bir şey var mı? | Open Subtitles | هذا صوت مثير، هل من شيء آخر استطيع عمله لك ؟ |
| Üzgünüm, bayan Corcoran, ama gazetede görmem gereken bir şey var. | Open Subtitles | أنا اسفة و لكن هناك شىء فى الجريدة يجب أن اراه |
| Yapabileceğin bir şey var mı sor. Belki o zavallı ruha yardım edebilirsin. | Open Subtitles | و سله اذا كان هناك ما تقوم به ربما يمكنك مساعدة هذا المسكين |
| Benim Phoebe. dinle, burada yemek istediğim bir şey var. | Open Subtitles | هذه انا ، اسمع هنالك شيء اود أن أكله هنا |
| Gitmem gereken bir yer ve yapmam gereken bir şey var. Beni vurmadıkça veya tutuklamadıkça, ben gideceğim, Jack. | Open Subtitles | اسمع يا رجل لدي مكان علي أن أذهب إليه لدي شيء علي القيام به إلا إذا أطلقت علي النار |
| Jill, sanırım Hols'un sana söylemesi gereken bir şey var. | Open Subtitles | جيل , أفكر بأن هناك شيئاً تريد هولي إخباركِ به |
| Sana söylüyorum, tuzlu ya da değil şaftın altında bir şey var. | Open Subtitles | أقول لك, التمليح أم لا يوجد شيء ما عند أسفل ذلك العمود |
| Hissedecek çok şey var. Bir daha böyle bir şey yapabilecek miyim bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا اعرف إن كان سيكون يمقدوري أبداً أن أقوم بشيء مثل هذا |
| Aslına bakarsan evvelden beri haklı olduğun bir şey var. | Open Subtitles | حسنا، ربما هناك شيئ قد كنتَ محقا عنه منذ البداية |
| Ama uzay hakkında inandığım bir şey var: Uzay, beni öldürmeye çalışıyor. | TED | لكن هناك شيئ واحد بشأن الفضاء أنا مؤمن به: وهو أنه يحاول قتلي. |
| Sana söylemediğim bir şey var sana söylememin yasak olduğu bir şey | Open Subtitles | .. هناك أمر ما اخفيته عنك أمر منعت أن أبوح لك به |
| İlgilenmem gereken bir şey var, o yüzden hemen gidemem. | Open Subtitles | هناك أمر أريد أن أفعله, لذا لا استطيع أن أغادر |
| Hazır buradayken, ekibimde değiştirmek istediğin başka bir şey var mı? | Open Subtitles | هل من شيء آخر تريدين تغييره في فريقي بينما أنا هنا؟ |
| - Ama şu anda bir şey var ki... - Dinlenmelisin, baba. | Open Subtitles | ولكن حتى لن , هناك شىء أبى , يجب عليك أن ترتاح |
| Ve harika olmuş. Aslında sana sormak istediğim bir şey var. | Open Subtitles | تعلمون ، في الواقع ، هناك ما أريد أن أطلب منكم. |
| Yapmamı istediği bir şey var. Ne olduğunu bilmiyorum ama. | Open Subtitles | هنالك شيء يحتاجني أن أفعله لكنني لا أعلم ما هو |
| George, oturun lütfen. Sana söylemem gereken bir şey var. | Open Subtitles | جورج , اجلس من فضلك لدي شيء اقوله من فضلك |
| Yüzük hakkında bana söyleyebileceğin başka bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك شيئاً أخر يمكنك أخباره لى عن هذا الخاتم؟ |
| Burada sürüsüne bereket "bir şey" var, ama bu bana kanmış gibi gelmiyor. | Open Subtitles | يوجد بقعة كبيرة من شيء ما هنا لكن لا تبدو لي أنها دماء |
| Daha ileri gitmeden sana söylemek istediğim bir şey var. | Open Subtitles | قبل أن نتقدم أكثر من هذا أريد أن أخبركَ بشيء |
| Görünen o ki o binadaki bir laboratuardan çalınan başka bir şey var. | Open Subtitles | اتّضح أنّ هُناك شيء آخر قد سُرق من مُختبر آخر في ذلك المبنى. |
| Katsaydık, tam bir karmaşa olurdu. Çünkü orada bayağı fazla şey var. | TED | إن فعلنا ذلك، فإنه ستعم الفوضى، لأن هناك الكثير من الأشياء هناك. |
| Benim için yapabileceğin bir şey var çok uzun zamandır unuttuğum bir şey. | Open Subtitles | ثمة شيء يمكنك أن تفعله لي شيء لم أعرفه منذ أمدٍ طويل جداً |
| Yollarımız ayrılmadan önce istediğin son bir şey var mı? | Open Subtitles | هل لديك شيء تقوله يا آرثر الصغير قبل أن نفترق |