| Aşk Tanrısı rolüne bürünmüş olabilirsin ama tüm oklar sana çevrilmiş durumda. | Open Subtitles | قد تكوني تحاولين لعب دور إله الحب، لكن كل السهام متجهةٌ نحوكِ. |
| ama tüm inancım beni oraya kadar getirmişti. | TED | لكن كل ذلك الإعتقاد الذي غذاني لفترة طويلة. |
| pekala bu gerçekten hoş ve yararlı bir şey ama tüm bu anlattıklarım benim anlattıklarım. | TED | هذا جميل ومفيد حقا، لكن كل ما يخبرني به، هو ما أنظر إليه. |
| ama tüm bunlar evlilik olmadan da olabilir. | Open Subtitles | لكن كلّ هذا يمكن أن يحدث حتى بدون زواج، صحيح؟ |
| ama tüm o hikâyeler çoğunun 'Yüzyılın en büyük özel gösterisi' dediği olayın gölgesinde kaldı. | Open Subtitles | لكن جميع قصصهم اندثرت الان من قبل التسجيلات العروضية لهذا القرن |
| ama tüm bunlar, önümüzde kaldıracak daha çok yük olduğunu söyledi. | TED | و لكن كل ذلك كان يقول، لا يزال لدينا الكثير من العمل الشاق لنقوم به في المستقبل. |
| Çalışıyor ama tüm duyduğum bir çeşit havaalanı sinyali. | Open Subtitles | انه يعمل لكن كل ما أحصل عليه هو مجرد اشارة من المطار |
| Önünde parlak bir kariyer var Cruz, ama tüm bu yetenek doğrudan çöpe gidebilir. | Open Subtitles | لديك مسيرة لامعة أمامك يا كروز لكن كل هذه الموهبة ستذهب مباشرة إلى القمامة |
| ama tüm dünyadaki dualar bile, bu insanların içindeki inanç ve ümidin birleşmesiyle oluşan, küçücük bir mucizeye eşit olamaz. | Open Subtitles | لكن كل الواعظين فى العالم لا يساوون معجزة صغيرة فى دعم الإيمان و الأمل لهؤلاء الناس |
| Hala şehirde bir yerlerde ama tüm kaynaklarım kurudu. | Open Subtitles | إنه لا يزال بالمدينة, و لكن كل مصادرى نضبت |
| ama tüm bu anlattıklarım, artık geride kaldı. | Open Subtitles | لكن كل الهراء الذي أقوله لكِ سيتبخر في الهواء |
| Şey, konuşmak için biraz erken ama tüm işaretler iyiyi gösteriyor. | Open Subtitles | حسناً، إنّ هذا يبدو مبكّراً لكن كل العلامات تشير إلى نجاح علاقتنا |
| ama tüm gözler yine de geçen yılın NFC şampiyonunun... karşısına çıkacak olan Dick Vermeil'in takımında olacak. | Open Subtitles | لكن كل العيون ستكون على المدرب ديك فيرميل كما يواجهون دفاع أبطال الإن إف سي |
| - Biliyorum. Bunun için onlara teşekkür ederim. - ama tüm olanlar, rastgele gibi. | Open Subtitles | أعرف ، لذلك ، أود أن أشكرهم لكن كل هذا يبدو عشوائياً |
| ama tüm bu dokular... 100 milyon yıl, dokuları bizim için temizliyor. | Open Subtitles | لكن كلّ هذه الأنسجة. لمئة مليون عام طريقة لإزالتها من أجلنا. |
| Tamam, üzgünüm. ama tüm bunlar kötüye işaret. | Open Subtitles | حسنٌ، آسف، لكن كلّ هذا يبيّن عدم صواب الفكرة. |
| ama tüm Merkez destek sistemi çökmüş durumda. | Open Subtitles | لكن جميع أنظمة الدعم الخاصة بمركز القيادة غير موجودة. |
| ama tüm makinalar geri çağrılmış durumda. | Open Subtitles | . = = يبدو لكن جميع الوحدات و الآن استدعي |
| Mancınıklara yerleştirecek kadar gerçek asker bulabilirsen belki hedefini 10 denemede 1 kez vurabilirsin ama tüm gerçek askerler, babanla birlikte savaşıyor. | Open Subtitles | لو أن لديك جنود حقيقيون لتسليح المنجنيق فربما تصيب هدفك مره من 10 مرات ولكن كل الجنود الحقيقون مع ابيك في ريفرلاندز |
| Barmen, onları barda bir fahişeyle konuşurken gördüğünü söylüyor ama tüm hatırladığı kızın esmer olduğu. | Open Subtitles | النادل قال أنهُ رأهم يتحدثون ألى عاهرة في الحانة لكن كُل ما يتذكرهُ هو أن شعرها كان بني اللون |
| Yani tüm jakuziler küvettir ama tüm küvetler jakuzi değildir. | Open Subtitles | كل الجاكوزيات أحواض ساخنة لكن ليس كل الأحواض الساخنة جاكوزيات |
| - ama tüm o insanlar gece yarısı soğuk denizde donarak ölüyorlar. | Open Subtitles | ولكن جميع هؤلاء الأشخاص يتجمدون حتى الموت في منتصف الليل على المياه الجليديه. |
| Denedim, ama tüm olan bitenden sonra. | Open Subtitles | لقد حاولت، لكن مع كل ما كان يجري |
| ama tüm parçaları bir araya getirdiğinizde, garip görünmeye başlıyor. | Open Subtitles | لكن ما يضحكك هو أنه عندما . تبدأين بتجميع الأقاويل تزداد غرابة الأمر |