| Ama günlerden bir gün beni aradılar. Bir açılışları vardı. | Open Subtitles | ولكن ذات يوم اتصلوا بى كانوا يقومون بإفتتاح أحد الفروع |
| Demin aradılar ve Michael Scott Kağıt Şirketi ile anlaştıklarını söylediler. | Open Subtitles | لقد اتصلوا للتو وقالوا أنهم بدلوا لـ شركة مايكل سكوت للورق. |
| Tod ve George'un babası biraz önce aradılar. Seni yarın 3.30 gibi alacaklar. | Open Subtitles | تود و والد جورج اتصل و سوف يأتي ليأخذك الساعة الثالثة و النصف |
| Polislerin öldürme davası ile ilgili rapor için yine aradılar. | Open Subtitles | أيها الرئيس, لقد إتصلوا ثانية يسألون عن تقرير لجنة التحقيق |
| KaçırıIma davasıyla ilgili herhangi bir gelişme var mı diye aradılar. | Open Subtitles | لدي مكالمة بالداخل لمعرفة هل عناك أي تقدم في قضية الاختطاف |
| Daha şimdi aradılar. Yardımcınızdan beni buraya getirmesini istedim. | Open Subtitles | لقد أتصلوا لقد طلبت من نائبك أن يجلبني هنا |
| Evcil hayvanları iyi olmadığında, DVD'leri kırıldığında, cep telefonlarını nasıl kullanmaları gerektiğinde veya hastaneden çıkarken orada bekleyen biri olmasını istediklerinde bizi aradılar. "Çember" aynı zamanda zengin sosyal içerik sunuyor-- | TED | لقد اتصلوا لأن حيواناتهم الأليفة مريضة، لأن مشغّل أقراص الفيديو الرقميّة قد انكسر، لأنهم نسيوا كيفية استعمال هاتفهم الجوّال، أو ربما لأنهم سيخرجون من المستشفى وهم في حاجة إلى شخص برفقتهم. |
| Herhangi bir izleme listesinde olup olmadığımı kontrol için federal hükûmeti aradılar. | TED | اتصلوا بالحكومة الاتحادية لمعرفة ما إذا كنت على أي لوائح مراقبة. |
| Sen dışarıdayken aradılar. Daha fazla mühlet vermeyecekler. | Open Subtitles | هيجو ,لقد اتصلوا وأنت بالخارج , لن يمنحوك وقتا اضافيا |
| Putnam'dan St. John Powell , Powell ve Lowe, geçen gün beni aradılar. | Open Subtitles | القديس جون بويل، من شركة بوتنام بويل و لوو، اتصل بي ذاك اليوم |
| İnsanlar bizi çeşitli nedenlerden dolayı aradılar. | TED | ولقد اتصل بنا الأشخاص للعديد من الأسباب. |
| aradılar, yedek öğretmen diye, biraz para yapmak için ben sen oldum ama sonra oraya gittim ve çocuklar, onlar süper adamım | Open Subtitles | إتصلوا من أجل بديل وقد قلت أنني أنت لجمع بعض المال لكن عندما وصلت إلى هناك والأطفال إنهم عازفي روك يا رجل |
| Az önce aradılar ve dediler ki kazanan kızın tacını elinden almışlar. | Open Subtitles | لقد إتصلوا الآن وقالوا بأن حاملة اللقب لا بد أن تترك تاجها |
| İşte bu noktada beni aradılar, tüm güneş sistemi astronomlarının beklediği telefondu bu. | TED | هذا عندما تلقيت مكالمة هاتفية، المكالمة التي ينتظرها جميع علماء الفلك المختصين بالنظام الشمسي. |
| Bugün Çocuk Hizmetleri'nden beni aradılar. | Open Subtitles | تلقيت مكالمة اليوم الفائت من قسم حماية الأطفال |
| Birşey oldu. Telefonla aradılar. | Open Subtitles | إسمعي لقد طرئ شيء لقد أتصلوا إنهم بحاجة لي |
| - Seni mağazadan aradılar. | Open Subtitles | ــ ولقد إتصل بك أكسفورد ــ لقد إنتهى من البدل |
| Bütün gece aradılar, ama Charlie'nin bedenini bir türlü bulamadılar. | Open Subtitles | بحثوا طوال الليل لكنهم لم يعثروا على جثة شارلى أبداً |
| - Az önce kanaldan aradılar. | Open Subtitles | جائنى إتصال . من الشبكة للتو ـ أتريدين شرابا ً؟ |
| Her tarafı aradılar , dolaştılar... ama en değerli kargolarını asla bulamadılar. | Open Subtitles | برغم خدوشهم ورضائهم فتشوا في كل مكان لَكنَّهم لم يستردوا اثم حمولتهم |
| Yüksek Mahkeme'den aradılar. Özgürlük şeysi için yardımınıza ihtiyaçları varmış. | Open Subtitles | إتصلت المحكمة العليا، تلزمهم مساعدتك في قضية متعلقة بالحرية |
| Resepsiyondan aradılar. O valizi odanızdan çıkarıyorlarmış. | Open Subtitles | خدمة الغرف أتصلت للتو، ليخبروك بأنهم قد أخرجوا هذه الأمتعة من حجرتك. |
| Cenevre'den aradılar. Yaptıkları iş teklifi hala geçerliymiş. | Open Subtitles | لقد اتصلو من جنيف مازالوا يعرضون عليك تلك الوظيفة |
| Onları dövdüğümüzü sanıp, sosyal hizmetleri aradılar. | Open Subtitles | وكانوا يتصلون بالسلطات لظنهم بأن الأولاد تعرضوا للإعتداء |
| Üç sene önce bir tetkik sonucunu bildirmek için ofisimden aradılar. | TED | قبل ثلاث سنوات تلقيت اتصالاً في مكتبي يخبرني بنتيجة فحص طبي أجريته مؤخراً. |
| Sana ulaşamadıkları için beni aradılar. | Open Subtitles | إذّ عندما فشلوا في الوصول إليكِ اتّصلوا بي. |