| Samanyolunun tam merkezinde süper kütleli bir karadelik var. | Open Subtitles | يوجد ثقب أسود ضخم للغاية وسط درب التبانة |
| Geride kalan ise galaksinin merkezinde süper kütleli bir karadelik ve bir çok genç yıldızdır. | Open Subtitles | ويبقى ثقب أسود ضخم جداً في وسط المجرّة |
| Ve herhangi bir karadelik de değil süper kütleli bir karadelik. | Open Subtitles | وليس مجرد ثقب أسود عادي ثقب أسود ضخم |
| Daha sonra bir karadelik oluşmuş. Güneş'in 5 katı olan kütlesiyle hala orada duruyor. | TED | ولاحقًا تم تكوين ثقب اسود في نظام ثنائي, مازال هناك, وتقدر كتلته بحوالي خمسة كتل كونية |
| Ve eğer süperkütleli bir karadelik varsa, bunun diyete girmiş bir karadelik olduğunu varsaymamız gerekir. | TED | و اذا كان هناك ثقب أسود فائق الكتلة ما نريد افتراضه انه ثقب اسود في حالة حمبة |
| Ve burada bir karadelik rüzgarı oluşuyor. Karadelikten dışarıya gaz püskürüyor. | Open Subtitles | يصبح لدينا ريح الثقب الأسود أو الغاز الذي يُقذف من الثقب الأسود |
| Astronomik ölçekte bu cidden küçük bir karadelik. | TED | علي المقياس الفلكي ذلك ثقب أسود صغير جداً |
| Bu da süper kütleli bir karadelik olmadığını mı gösterir? | Open Subtitles | هل ذلك يعني أنه لايوجد ثقب أسود ضخم ؟ |
| Süper kütleli bir karadelik. | Open Subtitles | ثقب أسود ضخم جداً |
| Ve de süper kütleli bir karadelik tarafından yenir. | Open Subtitles | ويؤكل بواسطه ثقب أسود ضخم |
| Ve orada bir karadelik vardı. | Open Subtitles | .و لقد ارسلتنا الى الفضاء الخارجي - وقد كان هناك ثقب اسود |
| Aslında, bir karadelik olabilir. | Open Subtitles | حسنا، ربما يبدو ثقب اسود |
| Zathura bir karadelik. | Open Subtitles | زاسورا هي ثقب اسود |
| Eyvah, bir karadelik! | Open Subtitles | يا الهي ثقب اسود! |
| Bu tür bir çekim gücünü de bir karadelik yakınında bulabilirsiniz. | Open Subtitles | قد تجد هذا النوع من الجاذبية بالقرب من الثقب الأسود |
| Ve bu sayede, orada süperkütleli bir karadelik olduğunu gösterebildik. | TED | و بسبب ذلك، كنا قادرين أن نري أن هناك ثقب أسود بالغ الكتلة |