| Aynaya baktığımda saçlarım filan daha yumuşak olsaydı, çünkü o Bunu hak ediyor. | Open Subtitles | ربما أستطيع الحصول على .. شعر أنعم، لأنها تستحق ذلك |
| Garsona iyi bir bahşiş bırakın. Bunu hak ediyor. | Open Subtitles | واترك للنادلة اكرامية جيده لانها تستحق ذلك |
| Efendim, eğer bugün bir şeye dokunduysam özür dilerim ama Bunu hak etmiyorum. | Open Subtitles | . سيدي، إذا أغضبتك اليوم بالخارج . فأنا أسفة، لكنني لا أستحق هذا |
| Tanrı biliyor ya, Bunu hak etmiyorum ama size minnettarım. | Open Subtitles | يعلم الرب أننى لا أستحق ذلك لكنى حقاً ممتن |
| Bir restoran açmayacaksan Bunu hak etmiyorsun. | Open Subtitles | أنصت ، لو لم تقم بعمل المطعم فأنت إذن لا تستحق هذا |
| Yine de Bunu hak edip etmediğimi bilmiyorum, ama teşekkür ederim. | Open Subtitles | انا مازلت لا اعرف اذا كنت استحق هذا ولكن شكراً لكِ |
| Müzik Bunu hak ediyordu. | Open Subtitles | الموسيقى تستحق ذلك ترجمة: ريهام ميتال يرجى الحفاظ على حقوق المترجم |
| Çocuklarımızı bizim gibi sevecek kadar aptalsa, Bunu hak ediyor. | Open Subtitles | لـو أنها غبية بما يكفي لتـحب أولادنـا بقدر مانحبهم نحن إنـها تستحق ذلك |
| Kardeşin Bunu hak ediyor. - Sen de ediyorsun. | Open Subtitles | . أختك تستحق ذلك , كذلك أنتى . نحن لدينا والد |
| Ben Bunu hak etmiyorum. Bunu halledeceğim. | Open Subtitles | إننى لا أستحق هذا . إننى أسف حقاً , يا شباب |
| Ben de Bunu hak ettiğime oldukça eminim. Yerinize oturun, Albay. | Open Subtitles | أنا واثق أنني أستحق هذا أيضاً اجلس يا سيادة العقيد |
| Çoğu kez kendi kendime dedim ki "Bunu hak etmiyorum" çünkü sana çok pahalıya mal oldu. | Open Subtitles | أحياناً أفكر بأني لا أستحق ذلك لأنه كان على حساب سعادتك |
| Hayatımın çok kolay olduğunu, Bunu hak etmediğimi kendisinin ne kadar zorlandığını bilmediğimi söylerdi ve... | Open Subtitles | وتخبرني بأنني لا أستحق ذلك .. وأنني لا أعرف كم من الصعب أن أكون هي |
| Asistanıma bir teşekkür. İnanın bana, Bunu hak etti. | Open Subtitles | إنها هدية إلى مُساعِدتي، إنها فعلاً تستحق هذا |
| İyi birine benziyordu. Onun Bunu hak etmediğini biliyorum. | Open Subtitles | إنها تبدو لطيفة للغاية، وأعلم أنها لا تستحق هذا |
| Yine de Bunu hak edip etmediğimi bilmiyorum, ama teşekkür ederim. | Open Subtitles | انا مازلت لا اعرف اذا كنت استحق هذا ولكن شكراً لكِ |
| Her ne kadar Bunu hak ediyor olsan da ne yazık ki kalitemi bozamam. | Open Subtitles | إنني أرقى من أن أفضحكِ حتى إن كنتِ تستحقين ذلك |
| Buna karpal tünel sendromu deniyor ve açıkçası Bunu hak ediyorsun. | Open Subtitles | إنها تدعى متلازمة النفق الرسغي وبصراحة شديدة أنت تستحقين هذا |
| Madem bazı insanlar Bunu hak etmez yapacak bir şey yok. | Open Subtitles | إن كان هناك أناس لا يستحقون ذلك فليس بوسعك عمل شيء |
| Tanrı da Bunu hak ettiğini biliyor ama bacaklarımda sorun yok. | Open Subtitles | ...الرب يعرف انى استحق ذلك لكنى اعرف ان ساقى كانت سليمه |
| Bunu hak etmediğini söyleyemezsin, öyle değil mi? | Open Subtitles | لا يمكنك أن تقول أنه لم يكن يستحق هذا ، أليس كذلك؟ |
| Sürekli hayatının en kötü dönemini hatırlatıyorum. Bunu hak etmiyor. | Open Subtitles | أنا تذكير دائم لأسوأ أوقات حياتها، وهي لا تستحقّ ذلك. |
| Ayrıca, çok çalıştık. Bunu hak ettik. | Open Subtitles | كما أننا كنا نجتهد في عملنا جداً نحن نستحق هذا |
| Kızı tanıyorum. Annesini tanıyorum. Bu insanlar Bunu hak etmiyorlar. | Open Subtitles | أعرف الفتاة، أعرف أمها هؤلاء الناس لا يستحقون هذا |
| Bunu hak ettiğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | اعتباراً على سجلّي الأكاديمي و ذكائي ظننت أنني استحققت ذلك |
| Muhtemelen Bunu hak ettim zaten ama ona da söylediğim gibi bütün o esip gürlemesi falan beni tahrik etti, tamam mı? | Open Subtitles | لا, ربما انا استحقيت ذلك , لكن مثلما اخبرتها كل غضبها لفت نظري وجذبني, حسنا؟ |