Onlara, bizim bulaştığımıza dair kanıtları olmadığı müddetçe, bugün bir şey duymak istemediğini söyleyeceksiniz. | Open Subtitles | ,ستخبرهم أنه بدون دليل على تورطنا .فلا داعي لأن يحادثوننا اليوم |
Conrad'ın suçuna dair kanıtları sana verdim ve sen onun yalanlarını gerçeğe tercih ettin. | Open Subtitles | سلمتك دليل على إدانة كونراد وانت اخترت كذبه على الحقيقة |
Ellerinde bir çocuk olduğuna dair kanıtları bile yok. | Open Subtitles | ليس هناك حتى أي دليل على أن لديهم طفل. |
Dar bana Güney Kore ile yürütülen paralel bir programa dair kanıtları olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أخبرني (دار) أنّهم يملكون دليلا عن برنامج موازٍ مع (كوريا الشمالية) |
Güney Kore ile yürütülen paralel bir programa dair kanıtları olduğunu iddia ediyorlar. | Open Subtitles | يزعمون أن لديهم دليلا عن برنامج موازٍ مع (كوريا الشمالية) |