| Bugünün ziyaret günü olmadığını biliyorum, ama benim tek boş zamanım... | Open Subtitles | أعلم أنه ليس يوم الزيارة اليوم لكنه وقت الفراغ الوحيد لدي |
| Bak, senin için kolay olmadığını biliyorum. Çoğu insan bununla başa çıkamaz, Kate. | Open Subtitles | أعلم أن هذا ليس سهلاً عليك معظم الناس لا يستطيعون التعامل مع ذلك |
| Ders dışı etkinliklerinizden ve programlarınızdan fedakarlık etmenizin adil olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنه ليس من العدل اضطراركم إلى التضحية بنشاطاتكم اللامنهجية وبرامجكم. |
| Bunun Carrie kolyesi olmadığını biliyorum, ama Carrie için bir kolye. | Open Subtitles | أعرف أن هذا ليس هو قلادة كاري، وإنما هو قلادة لكاري. |
| olmadığını biliyorum Ama herkesi deli ediyorsun. | Open Subtitles | أعلم أنك لست كذلك , برايان ولكنك تقود كل شخص إلى الجنون |
| Kolay olmadığını biliyorum ama kişisel tecrübelerime dayanarak sana şunu söyleyebilirim ki bunu ailen hâlâ hayattayken yapman çok daha iyi. | Open Subtitles | أعلم أنه ليس بأمر سهل لكنني أستطيع إخبارك ومن خبرة شخصية من الأفضل عمل ذلك ما زال الأهل على قيد الحياة |
| Çok olmadığını biliyorum, ama son günlerde işler iyi değil. | Open Subtitles | وأنا أعلم أنه ليس كثيرا، ولكن العمل لم تكن جيدة في الآونة الأخيرة. |
| Bak, burada kalman için bir sebep olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أنظري , أنا أعلم أنه ليس لدي سبب للبقاء هنا |
| Bak, bunun tamamen benimle ilgili olmadığını biliyorum, ama hadi. | Open Subtitles | أنظر , أعلم أن ذلك ليس بشأنى لكن بالله عليك |
| Kendisi dışında kimse için vicdanı ve saygısı olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | ,أعلم أن ليس لديها ضمير و لا تقدير إلا لنفسها |
| Senin gibi büyük bir He-Man olmadığını biliyorum. Sadece... onda birşey var. | Open Subtitles | أنا أعرف أنه ليس راشداً مثلكَ لكن هناك شئُ ما فيه |
| Şimdi sizin gibi ben de filmin ne olduğunu bilmiyorum ama Western olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | مثلكم، لا أعرف ما هو الفيلم لكنني أعرف أنه ليس عن رعاة البقر أليس كذلك سيد لنيغان؟ |
| Bunun doğru cevap olmadığını biliyorum ama önce bunu yaparım. | Open Subtitles | أعرف أن هذه ليست الإجابة الصحيحة، لكنها ما سأفعله أولًا. |
| Haddim olmadığını biliyorum lâkin içtenlikle bir şey söyleyebilir miyim? | Open Subtitles | أعرف أن هذا ليس منزلي، ولكن أيُمكن أن أتحدث بصراحة؟ |
| Öyle olmadığını biliyorum, çünkü az önce, o taksi sana neredeyse çarpıyordu. | Open Subtitles | أنا أعلم أنك لست كذلك لأن سيارة الأجرة كادت أن تصدمك |
| Üzgünüm. Sizin suçunuz olmadığını biliyorum. Zor bir hafta oldu. | Open Subtitles | آسفة، أعلم أنّه ليس خطأك لقد كان أسبوعًا عسيرًا فحسب |
| Büyük bir porno adamı olmadığını biliyorum, ama DVD yenilikleri inanılmaz. | Open Subtitles | أعرف أنك لست مناصر للأفلام الإباحية، لكن الأقراص المدمجة اختراع ثوري |
| Ama bunun gördüğümle aynı fotoğraf olmadığını biliyorum, çünkü 1989'a kadar polis memuru olmak için yemin edemezdim. | TED | ولكني أعلم أنها ليست نفس الصورة التي كنتُ قد رأيتها، لأنني لم أكن لأحلف اليمين لأكون ضابطة شرطة حتى عام 1989. |
| İyi olmadığını biliyorum. Burada geleceğim yok. | Open Subtitles | أعلم بأنه ليس جيداً, ليس هناك مستقبل لي هنا |
| Aynı şey olmadığını biliyorum ama bence sen ve Peyton bu durumu aşabilirsiniz. | Open Subtitles | وأنا أعلم أنه لا يبدو كذلك , ولكن أراهن أنك وبيتن ستتخطيان ذلك ايضاً. |
| Buradaki yeni yaşamına uyum sağlamanın senin için .kolay olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أنظرى , أعلم أنه لم يكن سهل عليك التكيف مع حياتك الجديده هنا |
| Yani gerçekçi olursak, fazla bir şansı olmadığını biliyorum ama- | Open Subtitles | لذا , واقعيا اعلم ان ليس هناك فرصه كبيره لى |
| - Sorun olmadığını biliyorum. - Sorun olmadığını tabii ki biliyorsun. | Open Subtitles | أعرف أنه لا بأس , انت بالتاكيد تعرف أنه لا باس |
| Resmi bir anlaşmamız, falan, olmadığını biliyorum ama cesurca davranışım senin, benim bir nevi korumam gibi olmandan dolayıydı. | Open Subtitles | أعرف أنه لم يكن بيننا ود أو أي اتفاقية رسمية لكن تصرفي الشجاع كنت أعتمد فيه على قواعدك |
| Sırf bana kızgın olduğun için o hislerin birden yok olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف بأن هذا سيذهب لأنك غاضبة علي أنت تملكين الحق بهذا |