"plastiğin" - Translation from Turkish to Arabic

• البلاستيك
• البلاستيكِ

Yani ceset, Plastiğin altında beton dökülmeden önce dört ay boyunca ayrışmış mı?
لذا الجثة تحللّت تحت البلاستيك لمدة أربع أشهر قبل أنّ تُصبّ الخرسانة ؟

Evet, sıcaklık, çiftleşmiş bakteri ve lipidler.... ...katılaşmış Plastiğin katalizatör oluşturması için kaynaştılar.
أجل .. الحرارة مجتمعة مع البكتريا والدهون كونت محفزا كيميائيا سبب قساوة البلاستيك

Plastiğin kenarları erimiş görünüyor, vakumlu poşet gibi. Garcia araştırıyor ama bir düşünün.
يبدو أن حواف البلاستيك قد أذيبت، غارسيا تتولى القضيه، و لكن إبدأوا بالحسابات

Şimdi insanların çoğu bunun sebebinin Plastiğin tek kullanımlık ve ve nispeten daha ucuz olmasından kaynaklandığını düşünmektedir.
والآن أكثر الناس تعتقد أن هذا بسبب كون البلاستيك مادة ترمى وأنها ذات أهمية قليلة

Daha önce Plastiğin içine preslendiğini görmüştüm, ...ama bunu ilk kez görüyorum.
رَأيتُ بأنّ ضَغطَ إلى البلاستيكِ قبل ذلك، لكن هذا جديدُ.

Çabalarımıza rağmen kullandığımız bütün Plastiğin sadece yüzde dokuzu geri dönüştürülüyor.
ورغم أننا نبذل قصارى جهدنا، فإن 9 في المائة فقط من كل البلاستيك الذي نستخدمه يُعاد تدويره.

Plastiğin hayatımızın ayrılmaz bir parçası hâline gelmesi ve bir gün bile o olmadan duramamamız ilginç.
هذا مثير للاهتمام كيف صار البلاستيك جزء أساسي من حياتنا وكيف صرنا لا نستطيع أن نمضي يوماً واحداً بدونه.

CA: İnsanlar Plastiğin çirkin ama kalıcı olduğunu düşünüyorlar, değil mi?
ك.أ: لكن جمهور الناس ينظرون إلى البلاستيك على أنه مادة مستدامة، أليس كذلك؟

CA: Temel sorun bu. Geri dönüştürülmüş Plastiğin fiyatı, daha çok benzinle yeni yapılmış Plastiğin fiyatından genellikle daha yüksek.
ك.أ: إذن هذه هي المشكلة الأساسية، سعر البلاستيك المُعاد تدويره عادةً أعلى من سعر البلاستيك المصنوع ابتداءً من النفط.

Fakat ne işe yarar? Tüm dünyadaki Plastiğin kıymetli eşya olmasını sağlar.
ولكن ما سيفعله، سيجعل لأي كمية من البلاستيك في جميع أنحاء العالم قيمة أعلى.

Burada ortak olan şey, sosyal Plastiğin para olması.
والمشترك هنا هو أن البلاستيك الاجتماعي يمثل المال.

Okuyuculara söylemek istediğim, Plastiğin gerçekte ortadan kaybolmadığı; sadece akıntı ile sürüklenmeye devam ediyor.
والذي احاول ان اوصله للقراء هو ان عبوة البلاستيك تلك .. لا تختفي انها تسير مع دفق المياه

Hayatımın geri kalanını küçük bir parça Plastiğin belirlemesi gerçekten çok ilginç ama...
كان مدهشاً حقاً كم حياتي تدهورت بسبب قطعة من البلاستيك

Plastiğin üzerinde işlenmiş olması lazım.
يجب ان يكون مختوما ختما على على البلاستيك.

Plastiğin üretilmesi için, yılda 12 milyon varil petrol tüketildiğini biliyor muydun?
هل تعلم أن البلاستيك يستهلك 12 مليون برميل من النفط سنويا في الولايات المتحدة

Bir çok Plastiğin, silikonun aksine ısıya aşırı dayanıklıdır.
على خلاف البلاستيك, السيليكون لديه مناعة قوية ضد الحرارة

Plastiğin kesilmiş yerinde parmak izine baktık.
نحن بحثنا ببصمات الأصابع على البلاستيك حيث تمّ القطع

Gittiğiniz yerde Plastiğin bir değeri yok.
حيثما أنتما ذاهبان، فإنهم لا يقبلوا البلاستيك كنقود

Çürüyen cesetteki gazların nedeni Plastiğin genişlemesi.
حيث أصبحت معرضة لضوء الشمس والغازات من الجسم المتحلل سببت تمدد البلاستيك

Latentten, kurbanın içine sarıldığı Plastiğin üzerinde kanlı parmak izlerinin bulunduğunu gösteren bir telefon aldım.
أنا فقط حصلت على مكالمه من مكان وحدة البصمات، الذين وجدوا دمك البصمه على البلاستيك الملفوف الميت فيها

Salata ise, Plastiğin içinde bırakılmaz.
والسلطة، التي لَمْ تُتْرَكُ في البلاستيكِ.