| Seni bekliyor olacak. Josh bu bebeği tüm kalbiyle sevecek. | Open Subtitles | ستكون بانتظارك حسنا جوش سيحب ذلك الطفل من صميم قلبه |
| Kadınlar sana tapacak, erkekler de sevecek. | Open Subtitles | لا تكوني. النساء يسجدن لك وسوف يحبك الرجال |
| Baldızınıza söyleyin kumsalı sevecek eğer bu problemi kafasına takmazsa yani tuzlu havanın krom üzerindeki etkisini | Open Subtitles | أخبر ابنة زوجتك أنها ستحب الشاطئ إن لم تمانع وجود الأملاح على طلاء سيارتها |
| -Kirilirsa düzelt. -Ben seni seviyorum o da sevecek... | Open Subtitles | إذا كان هناك خلل أصلحيه أنا أحبك وهو أيضاً سيحبك |
| Ve ne kadar ararsan ara, seni benim kadar sevecek birisini asla bulamayacaksın. | Open Subtitles | ومهما تعتب بالبحث فلن تجد فتاة تحبك بقدر ما أنا أحبك |
| Gerçek annenin yerini tutamaz ama seni sevecek ve bırakmayacak birini bulucaz | Open Subtitles | صحيح أنها لن تحل محل أمك الحقيقية لكنها ستحبك وأعدك أنها لن تتركك أبداً |
| Ben ondan Todd'la benim aramda seçim yapmasını istesem sevecek miydi bakalım. | Open Subtitles | كان يجب أن اجعله يختار بيني وبين تود لنري كم هو سيحبها |
| Rahip, "Lindsey'i sonsuza kadar sevecek misin?" diye sordu ve o da "Evet" dedi. | Open Subtitles | سأله الكاهن إذا كان سيحب و يقدر ليندزي للأبد |
| Yani David onu karısı ve çocuklarından daha çok sevecek. | Open Subtitles | اكيد سيحب طريقتها عن طريقة زوجته و أطفاله |
| Bakalım bizim beyaz oğlan kaktüsümüzü sevecek mi? | Open Subtitles | دعنا نرى هذا الأبيض هل سيحب مُخدرنا أم لا |
| Senin kıymetini bilip sevecek ve tapacak doğru insanla tanışmandan çok istediğim bir şey yok. | Open Subtitles | لا شئ اتمناه لك اكثر من مقابلتك للشخص المناسب. الذي يحبك و يعشقك .. |
| Özgür olmanın ne yararı kalır sevecek kimsen olmazsa | Open Subtitles | ما الجيد الذي تفعله لكي تكون حراً إن لم يكن لديك واحداً من الذي يحبك |
| Şimdi bütün canlılar karanlığı sevecek ve goblin'lere ilah gibi tapacak. | Open Subtitles | الان كل المخلوقات ستحب الظلام وستبجل الغيلان كأنهم الهه لا يجب ان تتحدث هكذا يا بليكس |
| Burada sevecek, burada ağlayacaksın. Her şey burada olacak. | Open Subtitles | هذا هو المكان الذي ستحب و تخسر فيه . كل شيء هنا |
| Zaten hep içinde olan gerçek seni gördüklerinde herkes seni sevecek. | Open Subtitles | سيحبك الجميع عندما يراك على حقيقتك الفتاة التي كانت في صميمك منذ البداية |
| Endişelenme buradaki herkes seni sevecek. | Open Subtitles | ولا تكن عصبياً من ذلك كل شخص هنا سيحبك أيضاً |
| Annen sadece sen başarılı olduğunda sana sevgi gösterdi diye Prudence da sadece başarılı olursan seni sevecek demek değil. | Open Subtitles | فقط لأن أمك تحبك عندما أنجزت لايعني أن برودنس سوف تحبك عندما تنجز |
| - Evet, öyleydin, ve seni garanti ederim seni sen olduğun için sevecek bir kadın dışarıda var. | Open Subtitles | نعم, لقد كنت, وأنا أضمن لك أن هناك إمرأة في الخارج ستحبك لمن أنت |
| Evet. Oğlumu sinemaya götürüyorum. Çok sevecek. | Open Subtitles | أجل, سأخذ الطفل لمشاهدة الأفلام هو سيحبها |
| sevecek birini bulmanı istemişti. | Open Subtitles | كانت تريدُ منّك أنّ تجدَ شخصاً ما لتحبه. |
| Annem beni MIT'e gitsem de gitmesem de sevecek. | Open Subtitles | أمي ستحبني سواء إلتحقت بمعهد التكنلوجيا أم لا |
| Demek istediğim, aklıma geleni ben sevdim diye, herkes sevecek anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | أعني، ليس معنى أن فكرة أتيت بها قد أعجبتني أنها ستعجب الآخرين |
| * sevecek birini * * Kabiliyet, ritim yok bende * | Open Subtitles | أنساناً لأحبه * * لا أملك أقدام ولا أملك ايقاع * |
| Model kendini beğenmezse, müşteriler kıyafetleri nasıl sevecek? | Open Subtitles | كيف سيعجب الزبون بالثوب إن لم يكن يعجب العارضة؟ |
| - Şaka yapıyor. Onu daha iyi tanıyınca çok sevecek. | Open Subtitles | سيعجبها كثيراً بعد أن تتعرف عليه بصورة أفضل |
| Ben ise beni orgazm sırasında sadece kısa bir anlığına bile sevecek kişiler bulamıyorum. | Open Subtitles | أنا, لا أستطيع أن اجد شخص يحبنى أثناء لحظات النشوه... ...ًوالتى تكون دقيقه سهله حقا لتحب شخصاً عابراً, لا؟ |
| Seni sevecek sana güvenecek seni cesaretlendirecek hiç kimse yoktu. | Open Subtitles | لا أحد ليحبك وليثق بك أو ليشجعك |