| tek kişilik bir uzay gemisindesiniz, o da uzay giysiniz ve Dünya ile birlikte uzayda sürükleniyorsunuz. | TED | أنت في سفينة فضائية لشخص واحد والتي هي بدلتك الفضائية، وأنت تسير في الفضاء مع العالم. |
| Bu davetiye tek kişilik, o yüzden sakın bir erkekle gelme. | Open Subtitles | هذه دعوة لشخص واحد فقط. لذا لا تحضرى أحد معكى |
| Artık eğitimli bir katil ve tek kişilik bir ordu. | Open Subtitles | الان وقد اصبح قاتلا مدربا انه رجل واحد بقوة جيش |
| Daha önce böyle bir şey görmemiştim. tek kişilik bir ordu gibiydi. | Open Subtitles | أنا لم أرى شيئاً كهذا لقد كان كجيش مكون من شخص واحد |
| tek kişilik mi, iki kişilik mi bayım? | Open Subtitles | فردي أم زوجي يا سيدي ؟ دعينا نرى ما لديك |
| - tek kişilik mi, çift kişilik mi? | Open Subtitles | أود غرفة، رجاءً غرفة ذات سرير واحد أَو غرفة ذات سريرين؟ |
| Belki de tek kişilik yemek tarifleri ya da tatillerde yalnız kalma yolları hakkında kitaplar üstünde çalışsam daha iyi olur. | Open Subtitles | رغم انه من المناسب ان أكتب عن كيف تعدين طبخة لشخص واحد أو كيف تقضين الاعياد وحدك |
| Çünkü tek kişilik yemek pişireceğiniz zaman elde edilecek sonuç önemli olur. | Open Subtitles | لانكم عندما تطبخونها لشخص واحد من المهم فعلياً النظر للنتيجة النهائية تعلمون ؟ |
| İyi, bana gidebiliriz, ama tek kişilik yerim var ve korkunç soğuk. | Open Subtitles | حسناً ، يمكننا الذهاب لشقتي لكن ليس بها مكان سوى لشخص واحد كما أنها باردة جداً |
| Onun ölümünden sonra da, hayatımın geri kalanını, tek kişilik yulaf ezmesi hazırlayarak geçireceğimi düşünmüştüm. | Open Subtitles | وبعدما مات، ظننت أنني سأقضي بقيّة عمري أصنع رغيف اللحم لشخص واحد |
| Şehir manzaralı tek kişilik odada kalıyordu. Sonra deniz manzaralı süite geçti. | Open Subtitles | غرفة لشخص واحد مع منظر للمدينة، ثمّ إنتقلت |
| - bu tek kişilik bir iş. | Open Subtitles | الان لدي الوقت الكافي لدراستها, استطيع ان ارى الان انه عمل رجل واحد |
| Bunun tek kişilik bir iş olduğunda anlaşmadık mı? | Open Subtitles | ماذا تعني? الم نكن متفقين بان هذا عمل رجل واحد |
| Şu tek kişilik katedrali görmeye geldim. | Open Subtitles | كان علي أن أحضر وأرى الكاتدرائية من بناء رجل واحد. |
| Oğlumuz gibi tek kişilik inşaat ekibi oldukça bizi sarsmaz. | Open Subtitles | لن يتألم أحد كون أن لديه شخص واحد يشكل فريق إعادة بناء كإبننا. |
| Bu benim yarın geceki tek kişilik açılış gösterim. | Open Subtitles | إنه عرضي المكون من شخص واحد سيعرض ليلة الغد |
| tek kişilik ordu gibiyim. | Open Subtitles | أنا جيش مكون من شخص واحد اذا القينا نظرة على خريطة الطقس المستجدة |
| Artık ilaçların işe yaradığına göre grubun yanında seninle tek kişilik görüşmeler de yapmak istiyorum. | Open Subtitles | والآن وقد بدأت أدويتك تؤدي عملها، أود أن أبدأ في إخضاعك لعدة جلسات نفسية، بشكل فردي وجماعي. |
| Üç tane çift, üç tane de tek kişilik. | Open Subtitles | ثلاثة زوجي و ثلاثة فردي |
| - tek kişilik bir oda tuttum. | Open Subtitles | -نعم، يمكنني ذلك -حصلت على غرفة ذات سرير واحد |
| Neden tek kişilik oda isteğimin onaylanmadığını anlamıyorum. | Open Subtitles | لا افهم لماذا رفض طلبى بشأن غرفة منفردة |
| Asıl sihir dört güçlü tek kişilik oyunu alıp hepsinin birlikte çalışmasını sağlamak. | Open Subtitles | السحر الحقيقي هو استغلال أربع عروض فردية بارعة وجعلها تتشارك في عملٍ واحد |
| Eğer bu kişi sesimi duyuyorsa kanun ve düzen adına bu tek kişilik savaştan vazgeçmesini ve polise teslim olmasını istiyorum. | Open Subtitles | وإذا كان هذا الرجل يسمعني فإنني أرجوه باسم القانون والنظام إلى الكف عن حملة الرجل الواحد هذه ويسلم نفسه إلى الشرطة |
| Waterloo'ya, birinci sınıf tek kişilik bilet. | Open Subtitles | تذكرة من الدرجة الآولى , طريق واحد منفرد إلى واترلو |
| Arka bahçede tek kişilik helikopter görüyor musun? | Open Subtitles | هل ترى مركبة هيليكوبتر تتسع لرجل واحد في الباحة الخلفية |
| Bu tekniği ilk defa tek kişilik bir denizaltı olan Deep Rover'da çalışırken geliştirdim daha sonra burada gördüğünüz Johnson Sea-Link denizaltısında kullanmak için uyarladım. | TED | اولا طورت هده التقنية بالعمل في غواصة صغيرة تتسع لفرد واحد يدعى روفر العميق ثم هياته للاستعمال في الرابط البحري جونسن الذي تشاهدونه هنا. |