| İzinliymiş, kardeşinin faturaları ödemesine yardım ediyormuş. | Open Subtitles | كان في إجازة، يساعد أخاه في دفع الفواتير. |
| Kanunsuz kahramanı bulmak için dışarıdan başka bir örgüte yardım ediyormuş. | Open Subtitles | بالواقع كان يساعد مؤسسة أخرى للإطاحة بالحارس الليلي |
| Çiftçiymiş. Kuzeylilere yerleşkelerini kurmalarında yardım ediyormuş. | Open Subtitles | إنه مزارع، كان يساعد الشماليين في إقامة مستوطنتهم. |
| Ama tedavimiz ona yardım ediyormuş gibi görünmüyordu, semptomları kötüleşiyordu. İshal, şiddetli karın ağrısı, ateş ve halsizlik. | TED | لكن علاجنا لا يبدو بأنه يساعدها أعراضها أصبحت أسوأ: إسهال وألم جوفي شديد وحمى و شعور بالضعف. |
| Duyduğumuza göre size eşinizin olmadığı gecelerde yardım ediyormuş. | Open Subtitles | حسناً، ما سمعناه أنّها كانت تساعد في الليالي التي لا توجد بها زوجتك بالبيت |
| Eski kankan John, amcana yardım ediyormuş. | Open Subtitles | يبدو أن صديقك القديم (جون) كان يُساعد عمك |
| Duyduğuma göre, Bash ikizlere ne olduğu konusunda Claude'ye yardım ediyormuş. | Open Subtitles | سمعت بأن باش يساعد كلود في ان تكتشف اذا كانت حقآ قد قامت بقتل التوأم |
| Görünüşe göre kurbanımıza barda zengin evli kadınları tavlamasına yardım ediyormuş. | Open Subtitles | تبين انه كان يساعد الضحية فعلا التقاط النساء المتزوجات الغنيات من الحانات |
| İki gece önce Butch Callahan, Jared Talt'ın cinayetini tezgâhlamaya yardım ediyormuş ve o sırada biri gelmiş ve ikisini de gerçekten vurmuş. | Open Subtitles | ، اذن قبل ليلتين بوتش كالهان كان يساعد في تزييف موت جاريد تالت عندما جاء احدهم |
| Ama şimdi görüyorum ki, benim gibilere de yardım ediyormuş. | Open Subtitles | " لكننى الان أدركت أنه يساعد الساذجين أمثالى يا " كارل |
| Biri Clark'a yardım ediyormuş. | Open Subtitles | هودتش .. شخص ما ربما كان يساعد كلارك |
| Bak İskoçya'daki davaya kim yardım ediyormuş? | Open Subtitles | انظرِ من كان يساعد سكوتلاند يارد. |
| Görünüşe göre Samaritan birkaç gündür şehirdeki insanlara yardım ediyormuş. | Open Subtitles | يبدو أن (السامري) يساعد الناس بالمدينة منذ عدة أيام الآن |
| Bir ara tamircide babasına yardım ediyormuş. | Open Subtitles | انه يساعد والده في جراج للسيارات |
| Sarah'nın 16 yaşında olduğunu bilmiyormuş. Ve boşanan kız kardeşine yardım ediyormuş. | Open Subtitles | لم يعلم أن "سارة" في الـ 16 من عمرها وهو يساعد أخته المطلقة. |
| Evet, başından beri Gael Salazarlara yardım ediyormuş. | Open Subtitles | (نعم, (جايل) كان يساعد آل (سالازار طوال هذا الوقت |
| Ama şöyle bir düşününce... sanki dışardan biri ona yardım ediyormuş gibi- | Open Subtitles | اصبحت يائسه لكن اذا كنت حقاً تفكرين ان هناك احداً في الخارج يساعدها |
| Gazetede sanki kıza yardım ediyormuş gibi gözükecek. | Open Subtitles | الآن، نظريا، سيبدو هذا كأنه كان يساعدها |
| Genç kızlara yardım ediyormuş. | Open Subtitles | كانت تساعد الفتيات الصغيرات. |
| - Komutanının söylediğine göre Flores, kız okuluna yapılan saldırıda gafil avlanmış. Onarıma yardım ediyormuş. | Open Subtitles | رئيسها يقول أن (فلورس) كانت منحازة لجانب فتاة صغيرة في هجوم على مدرسة كانت تساعد في بنائها. |
| - Lakin Ted, Robin'e arkadaşı olarak yardım ediyormuş. | Open Subtitles | مع ذلك, (تيد) كان يُساعد (روبن) كصديق |
| Bu yüzden ona yardım ediyormuş, ona borçluymuş. | Open Subtitles | هذا هو السبب في انه يساعده في ذلك. انه مدين له |
| Ben anlamam, yok zekiymiş yok biri yardım ediyormuş. | Open Subtitles | لا يهمني ماهو مقدار ذكائه أو من يقوم بمساعدته |