| Yasemin, ben de seni seviyorum ama olmadığım bir şey olmaya çalışmaktan vazgeçmeliyim. | Open Subtitles | ياسمين أنا أحبك فعلا لكن يجب أن أتوقف عن التظاهر بشئ لا أكونه |
| O da Yasemin kokulu bir mumu kullanmayacağını fark etti şu an. | Open Subtitles | والذي يدرك الآن بأنه ليس لديه أي استفادة من شمعة ياسمين معطرة |
| Şu talip meselesi. Yasemin bir koca seçmeyi reddediyor. | Open Subtitles | إنه موضوع طالبى يد الأميره، ياسمين ترفض إختيار زوجا |
| Çok iyi malzemeden yapılmıştı. Sipariş üzerine, hafif acılı Yasemin esansı konmuş gibiydi. | Open Subtitles | كانت شهية جداً ومصنعة حسب الطلب مرة قليلا مع القليل من شاي الياسمين |
| Bunu hak ettin. Yasemin Ejder'i şehrin en iyi çayhanesi olacak. | Open Subtitles | أنت تستحقها تنين الياسمين سوف يكون أحسن متجر للشاي في المدينة |
| Şimdi, Yasemin, şu talip işine dönecek olursak... Yasemin? | Open Subtitles | الآن يا ياسمين سنعود لجدول طالبى الزواج ياسمين؟ |
| Şansımız varsa, Yasemin'le evlenmek zorunda kalmazsın böylece. | Open Subtitles | إذا كنا محظوظين فلن تضطر للزواج من ياسمين بعد كل ذلك |
| Yasemin, aslında bir lağım faresi olduğumu öğrenecek olursa hâlime güler. | Open Subtitles | اذا أكتشفت ياسمين أننى لست أكثر من فأر شارع حقير فسوف تضحك على |
| - 3 bin yıllık Yasemin. | Open Subtitles | الياسميـن ــ ياسمين من ثلاثـة ألاف سنة خــلت |
| Yasemin'in başka birine aşık olduğunu duydu, o zaman babasını tehdit etti, ve Yasemin'i alıp krallığına götürdü ve onu haremine kapattı. | Open Subtitles | لقد سمع أن ياسمين تحب غيره لذا فقد هدد والداها وأخذ يا سمين الى مملكته |
| Evet, Yasemin'i kurtardıktan sonra, yıllar geçti, harika yıllar. | Open Subtitles | حسنا, بعد ان أنقذ ياسمين مرت عدة سنوات, سنوات جميلة |
| Yasemin'i çaldığı için ondan nefret ediyordu, bu yüzden Hub'ın başı için bir ödül koydu. | Open Subtitles | لقد كره هب لانه سرق ياسمين لذلك رصد مبلغا لمن يقتل هب |
| O ve Yasemin tetikte olmalıydılar her günün her dakikasında. | Open Subtitles | هو و ياسمين كانا يجب أن يكونا متأهبان كل دقيقة من كل يوم |
| Yasemin goncası Yasemin. | Open Subtitles | و تلتف حول الأكتاف كطوق ياسمين برعم ياسمين |
| Sardunyalar, ortancalar ve Yasemin çiçekleri dururken, sen gittin papatyaları seçtin. | Open Subtitles | هناك زهرة غرنوقي كوبية ، ياسمين ، واخترت الإقحوانات. |
| Yasemin kokusunun başını döndüreceği erkeklerden değil sanırım. | Open Subtitles | أحسب أنه ليس من النوع الذي يذعن لعطر الياسمين |
| Yasemin kokusunun başını döndüreceği erkeklerden değil sanırım. | Open Subtitles | أحسب أنه ليس من النوع الذي يذعن لعطر الياسمين |
| Postayla gelmiş. Ama dediğine göre, üstlerinde ağır bir Yasemin kokusu varmış. | Open Subtitles | و قالت أنها شمت رائحة قوية من زيت الياسمين عليها |
| Ev, sıcak süt ve yaş Yasemin kokuyor. | Open Subtitles | من البيت الذي يمكنك أن تشعر فيه بعطر الياسمين ودفيء الحليب |
| Hiç yeşil çayları yoktu, ama sana Yasemin aldım | Open Subtitles | لم يكن لديهن أي الشاي الأخضر ، لكنني حصلت على ما كنت الياسمين. |
| Lütfen oturun. Neden bir fincan yatıştırıcı Yasemin çayı içmiyorsunuz ki? | Open Subtitles | رجاء إجلس, لما لا تستمتع بكوب من شاي الياسمين المهدئ؟ |
| Yasemin Hanım sihirbazımızın ölümüne sebep oldu. | Open Subtitles | هوان سول سا قد مات ، آنسة غاردينيا هوان سول سا قد مات |
| Gün boyu ot kokan, akşamları ise Yasemin kokan... bir mutfak bahçesi var. | Open Subtitles | حديقة خضروات يفوح منها رائحة الأعشاب في النهار والياسمين في المساء |
| Yasemin'e ne olduğunu bilmek istiyorsan ona sormak zorundasın. | Open Subtitles | لو تريد أن تعرف ماذا حدث لياسمين عليك أن تسأله هو |