JB: Ve siz ordan çıkıp, mağramsı açık bir alana geliyorsınız. | TED | جي بي: وتتحرك من ذلك المكان نحو ذلك المكان المفتوح المتكهف. |
Böylece eğer çalışırsa gitarı, kucağımda açık akortlu bir şekilde elimi kaydırarak çalabilirdim. | TED | إذا نجح هذا، سأكون قادرًا على عزف الجيتار المفتوح على حِجري مثل الزلاّقة. |
Saat geç, evden çıkmam lazımdı, ve bu saatte açık tek yer burası. | Open Subtitles | تأخر الوقت و أردت الخروج من المنزل و كان هذا المكان الوحيد المفتوح |
açık arttırmalar, iğrenç satışlar garaj satışına benziyor, bana sorarsan. | Open Subtitles | .بيتمزادتالإبداعاتوالتحف . إنه مثل اليوم المفتوح لكن للأثرياء إذا سألتني |
Ve açık sularda 2 aylık yolculuktan sonra somonlar kıyıya geliyor. | Open Subtitles | وبعد شهرين من الهجرة عبر المحيط المفتوح يصل السلمون إلى الساحل |
Sınıflandırılmış bilgilerin açık kaynağı jenerasyonumuzun habercileri için büyük bir oyun değiştirici olacak. | Open Subtitles | المصدر المفتوح للمعلومات السرية سيكون بكل تأكيد أكبر تغيير لعمل الصحفيين في جيلنا. |
Ya bu palyaçoyu engellersin ya da açık mikrofonu kapatırım. | Open Subtitles | إما أن تطرد هذا المهرج وإلا سأغلق ليلة الحوار المفتوح |
Ucu açık ayakkabıları lazım amına koyim senin! Hiçbir şey yapmamış olarak öleceğim. | Open Subtitles | تحتاج إلى حذائها المفتوح عند الأصابع أنا سوف أموت وأنا لم أحقق شيئًا |
Kapağın kapanması için son çareyi denediler yarınki açık kalp ameliyatından önce. | Open Subtitles | إنها فى المحاولة الأخيرة لإغلاق الصمام قبل عملية جراحة القلب المفتوح غدًا |
Artık pek çok alanda erişime açık hareketi ilerleme kaydetmeye başladı. Şans bu ki diğer büyük oyuncular bunu fark etmeye başladı. | TED | والآن، فإن حركة الولوج المفتوح في تقدم في العديد من التخصصات، ولحسن الحظ، بعض الجهات ذات التأثير بدأت في ملاحظة ذلك. |
Ve birkaç adım sonra onları yılanın olduğu odanın kapısı açık olacak şekilde kapının önüne götürüyordu. | TED | ومن ثمّ عبر سلسلة من المراحل ينقلهم فيقفون على عتبة الباب المفتوح وينظرون إلى الداخل |
Bizim umudumuz açık bilgisayar donanım sistemi teknolojisini okyanuslarımızı daha iyi anlamak ve korumak için kullanmak. | TED | أملنا أن نستخدم تقنية العتاد المفتوح لنفهم ونحمي محيطاتنا بشكل أحسن. |
Biraz açık kaynak güvenliği hakkında konuşacağım, çünkü 21. yüzyılda güvenlik konusunda daha iyi seviyelere ulaşmamız gerekiyor. | TED | سوف أتحدث قليلا عن لأمن المفتوح المصدر لأنه لا بد لنا أن نتحسن فيما يختص بالأمن فى هذا القرن ال21، |
İlk günden itibaren Noam ve ben bütün bu yapı taşlarını internette açık kaynak olarak ücretsiz erişime açmaya karar verdik. | TED | ومن أول يوم، نعوم وأنا قررنا وضع جميع هذه اللبنات متاحة مجانا في المصدر المفتوح على شبكة الإنترنت. |
Bu açık kalp ameliyatına sebep oldu. Burada doktorumdan gelen maili görüyorsunuz. | TED | مما استدعى خضوعي لعملية القلب المفتوح. وهنا النص الأصلي للرسالة الإلكترونية التي أرسلها لي طبيبي. |
Yani tamamen açık kaynaklı, vatandaş güdümünde potansiyel bir kentsel gelişim modelinin tohumlarını görmeye başlayabiliriz. | TED | لذا يمكننا أن نبدأ في رؤية بذور المصدر المفتوح تماماً، نموذج تنمية حضرية بقيادة المواطن، من المحتمل. |
Çünkü o eğitimsel tasarımın insanlar için güvenli ve açık bir diyalog olmasını istedim. | TED | لأنني أردت من البيئة التعليمية أن تكون مكانًا آمنا للحوار المفتوح بين الناس. |
Bana kalsaydı, açık standartlı ve açık kaynaklı versiyonuna sahip olmayı isterdim. | TED | وإذا كان لدي خيار، يمكن أن يكون لدينا إصدار المصدر المفتوح بالإضافة إلى المواصفات المفتوحة. |
Bu daha düzgün göründü. Belkide içeride bunu yapar ve hatta katlı sayfaları yarı açık bir kitapla birleştirebilirim. | TED | بدت الفكره واعدة. فكرت ، ربما سأفعل ذلك في الداخل ، و يمكنني الجمع حتى بين المطويات مع الكتاب المفتوح جزئيا. |
Bu benim küresel çapta, açık kaynaklı kanser tedavisi yöntemim. | TED | هذا الآداء العالمي هو علاجي ذو المصدر المفتوح للسرطان. |
Mülakatta bir yetenek avcısı olursa Mike'ın açılış gecesinde daha çok şarkıcı olacaktı. | Open Subtitles | لو هُيأ للمغنيين أن هناك كشاف للمواهب سيتزيدون أعدادهم بليلة الغناء المفتوح |