otel odasına gecede 1000 dolar veren herkes söğüşlenmeyi hak eder. | Open Subtitles | اي شخص يدفع 1000 دولار لليلة الواحدة بالفندق يستحق لأن يخدع |
Bana otel odama kadar eşlik edersen olabilir, çünkü yatmaya gidiyorum. | Open Subtitles | , لو أنك كنت ستوصله إلى غرفتي بالفندق لأنني ذاهبة للفراش |
Mr. Cissé'nin otelde öğlen dinlenmesinde olduğunu sölemiştik ve onu uyandırmıcaktık. | Open Subtitles | قالوا لنا ان السيد . سى سى بالفندق ولم نريد ايقاظة |
Şans eseri, otelde kalan bir konukla konuşurken, Bayan Diana Brinton'la. | Open Subtitles | بالصدفة البحتة, كنت اتحدث مع نزيلة بالفندق, شابة اسمها ديانا برينتون. |
- En azından işin köküne inene kadar. - oteli arayayım mı madam? | Open Subtitles | حتى نستطيع أن نحصل على الحقيقة الكاملة هل أتصل بالفندق يا سيدتى ؟ |
Bu deney, Oteldeki patlamanın yaklaşık 1/1000'i ölçeğinde bir etki yaratacak. | Open Subtitles | التجربة ينبغي أن تولد انفجار يقارب 1000\1من الانفجار الذي حصل بالفندق |
Eğer otelin konuğu da değilsen... - ...burada ne işin var? | Open Subtitles | و إن لم تكن نزيلاً بالفندق ماذا كنت تفعل هناك؟ |
Bence geri dönelim, otele gidelim ve tekrar toplanalım. | Open Subtitles | أضن علينا العودة, نسجل بالفندق و نعيد شمل المجموعة |
Eğer konu Baird otel'deki patlama ile ilgiliyse zaten yoldayız. | Open Subtitles | لو هذا بخصوص الانفجار بالفندق نحن كنا فى طريقنا بالفعل |
Ne cep telefonuna bakıyor ne de otel odasındaki telefona. | Open Subtitles | إنّه لا يُجيب على هاتفه المحمول أو هاتف غرفته بالفندق. |
Ve Kenya’da ve Hindistan’da otel demek yemek yeri demektir. | TED | وما يقصد بالفندق ، في كينيا والهند، هو مكان لتناول الطعام. |
Joong Won, Palace otel'in yıl dönümü kutlamasına kız arkadaşını götürmek istemişsin. | Open Subtitles | سمعت أنك أردت أحضار حبيبتك إلي الحدث الخاص الذي بالفندق ؟ |
Kahvaltı için dışarıdayken otel odamın altüst edilmesinden hoşlanmam da. | Open Subtitles | لأنى لا احب ان يتم تفتيش وسرقة غرفتى بالفندق وانا بالخارج |
Spence, Hanna'yı dinlemen gerekiyor. O gece otelde sen uyurken odadan çıktım. | Open Subtitles | سبينس عليك الاستماع الى هاتا في تلك الليلة بالفندق عندما كنتي نائمه |
Her şey zorlaşmışken bana yardım ettin, iş verip otelde bir gösteri organize ettin. | Open Subtitles | . أنت أعطيتني عمل و أيضاً قمت بـ دعوتي لـ حدث خاص بالفندق |
Ancak otelde bir oda ayarlayabildim. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الممكن تدبيره هو غرفة بالفندق |
otelde kahvaltı servisi 5:30'da başlıyor. Tok karnına izleyebilirsin. | Open Subtitles | يقدمون الأفطار بالفندق فى تمام الخامسه والنصف يمكنك المشاهده وانت ممتلئ البطن. |
Sabaha karşı kaldığınız oteli aradım ve yine dışarıda olduğunuzu söylediler. | Open Subtitles | لقد إتصلت بالفندق الذى تقيمين به هذا الصباح و كالعاده أخبرونى أنك غير موجوده |
Oteldeki arkadaşım için özür dilemek istiyordum. | Open Subtitles | اسمعي اريد الأعتذار عن مابدر من أصدقائي الذين بالفندق |
otelin güvenlik hattına girdim. | Open Subtitles | لقد اخترقت جهاز الأمن الرئيسي الخاص بالفندق |
Pekala. Onu otele götürdüm ve odada biraz lafladık işte öyle. | Open Subtitles | حسناً، أخذتها لغرفتها بالفندق و تبادلنا القبلات قليلاً |
Hiç aklına geldi mi 1 mayısa kadar bu otelden sorumlu olduğumu? | Open Subtitles | هل هذه مسأله تهمك مطلقاً ان اوافق ان اعتنى بالفندق حتى اول مايو القادم |
motelde ne olduğunu bilmiyorum ama senin ve dostunun söylediği gibi olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعرف ما الذى حدث بالفندق لكنى أعرف أن ما حدث لم يكن ما قلتيه أنتِ و رفيقك |
İzleri, hotel çalışanları ve ziyaretçilerinkiyle de karşılaştırın. | Open Subtitles | وأيضاّ طابقيها على المقيمين بالفندق والزائرين حسناّ.. |
Her anayolda birimler nöbette memurlar bölgeyi araştırıyor ve motel odası icin arama iznini bekliyorum. | Open Subtitles | أقمت حواجز طرق بكل طريق سريع رئيسي ورجالي يمشطون المنطقة وأنتظر مذكرة تفتيش لغرفتة بالفندق |
Neden geri dönüp moteldeki odana gitmiyoruz? | Open Subtitles | لما لا ندير السيارة فقط ونعود إلى غرفتك بالفندق |
Oteldeyken masanın cama bakmasına alışmıştım biraz. | Open Subtitles | اعتدتُ نوعاً ما على المكتب . وهو يواجه النافذة بالفندق |