Bütün yapması gereken monitörü kayışla arkasına bağlamaktı. | Open Subtitles | أعني، كان كل ما كان عليه القيام به هو حزم الشاشة علي ظهره. |
Tek yapması gereken biraz beklemekti. Zaten salıvermek zorundaydın. | Open Subtitles | جلّ ما عليه القيام به هو الإنتظار، وستطلقين سراحه. |
Tüm yapması gereken bunları mahkemenin dışında tutmak. | Open Subtitles | كل ما عليه القيام به هو إبقائها خارج المحكمة. |
Şimdi tek yapması gereken, bu fikri mafyanın geri kalanına kabul ettirmekti. | Open Subtitles | الآن كل ما يتعين عليه القيام به طرح الفكرة لبقية المافيا |
Kadınların yanındayken gevşeyemiyor, oysa yapması gereken tek şey o. | Open Subtitles | حالما يتواجد مع النساء، يبدو وكأنه غير قادر على الاسترخاء، وهذا كل ما عليه القيام به. |
Tamam o halde, LokSat Caleb'i öldürdü, ve sonra tek yapması gereken | Open Subtitles | اذا لوكاست قام بقتل كايليب وبعد ذلك كل ما كان عليه القيام به |
Yazık, çünkü... yapması gereken bir şey vardı. | Open Subtitles | لأنه كان هناك شيئ عليه القيام به |
Çünkü yapması gereken bir şey vardı. | Open Subtitles | لأنه كان هناك شيئ عليه القيام به |
Tek yapması gereken 242'yi almak. | Open Subtitles | كل ما عليه القيام به هو شراء 242. |
yapması gereken bir şey var. | Open Subtitles | شيء يجب عليه القيام به. |
yapması gereken tek şey telefonu kaldırıp aramaktı ama ne yaptı, hiç. | Open Subtitles | وجلّ ما كان عليه القيام به هو رفع سماعة الهاتف والإتصال، -ولكن لم يفعل شيئاً عوضاً من ذلك . |
Yani tüm yapması gereken Krypton'dan çıkmadan önce bebeğin olduğu gemiyi durdurmak. | Open Subtitles | مما يعني كل ما عليه القيام به هو إيقاف تلك السفينة... التي حملتك وأنت طفل... من مغادرة (كريبتون) و... |
Tüm yapması gereken, Renner'in CLS sedan'ın dan kiralayıp yüzünü gizli tutmak. | Open Subtitles | كلّ ما عليه القيام به هو استئجار نفس سيّارة (رينر) الـ"سي إل إس" السيدان -وإبقاء وجهه مخفياً . -والتأكّد أن تُرى السيّارة . |