Ben işe yaramayacağını biliyorum. sanırım sen de böyle düşünüyorsundur. | Open Subtitles | لكني أعلم أن هذا لن يُفيد وكذلك أنتِ كما أظنّ |
Ayrıca hep aynı kıyafetleri giyiyorduk. sanırım en az üç ay böyle devam etti. | Open Subtitles | ولقد ارتدينا نفس الملابس لثلاثة أشهر على الأقل كما أظنّ |
sanırım göründüğü gibi. Alıyorum. | Open Subtitles | القرط جيد كما يبدو عليه، كما أظنّ سوف آخذهما |
Kendine geldiği sırada hezeyan içindeydi ve ilk içgüdüsü de bir şeyleri bulmaktı sanırım. | Open Subtitles | استفاق و كان يهذي، و دفعتْه غريزته الأولى للذهاب و العثور على شيءٍ ما، كما أظنّ. |
İyiydi, galiba. Bilmiyorum burası gerçekten çok sessiz. | Open Subtitles | على ما يُرام كما أظنّ لا أعلم، المكان هادئٌ جدّا هنا |
sanırım o şirket, teslimattan başka işler de çeviriyor. | Open Subtitles | ،أكثر من مجرد توصيل للطرود كما أظنّ |
Bu iğrenç ve yasadışı, sanırım. | Open Subtitles | -هذا مقرف و غير قانونيّ كما أظنّ . "الشريحة العملاقة". |
Olaylar o şekilde gelişmedi sanırım. | Open Subtitles | لمْ تجرِ الأمور على هذا النحو كما أظنّ. |
sanırım o ve ailemin yanında kendime engel olamıyorum. İyi hatırlattın. | Open Subtitles | الأمر ليس بيدي كما أظنّ بينه وبين والدَيّ... |
İki yüzlü sanırım. | Open Subtitles | إنها قابلة للعكس، كما أظنّ |
Biraz da çılgın diyebiliriz sanırım. | Open Subtitles | مجنونٌ بعض الشي كما أظنّ. |
Hayır, sanırım sadece bileğimi burktum. | Open Subtitles | لويتُ كاحلي و حسب، كما أظنّ. |
Başka bir tesadüf sanırım. | Open Subtitles | صدفة أخرى كما أظنّ |
Tabii... sanırım. | Open Subtitles | بالتأكيد... كما أظنّ. |
- sanırım kocası. | Open Subtitles | -إنّه زوجها كما أظنّ . |
Güzel...sanırım. | Open Subtitles | -جيّد... كما أظنّ . |
- Daniel'dı sanırım. | Open Subtitles | -دانيال)، كما أظنّ) . |
Bilgisayar ekranlarınızda gördüğünüz tüm o "Aranıyor" yazıları reklam yazılarından daha iyidir, galiba. | Open Subtitles | من خلال لافتات "مطلوب" على شاشات حواسيبكم أفضل من لافتات إعلانية كما أظنّ |
Yok galiba. | Open Subtitles | فالإجابة "لا" كما أظنّ. |