Elinde inanılmaz bir kutu taşıyordu, içinde bir kadın gövdesi, yarım bir gövde. Gittiği her yerde insanlara sağlıklı bir vajinanın neye benzediğini ve parçalanmış bir vajinanın neye benzediğini öğretiyordu. | TED | كان لديها ذلك الصندوق المدهش الذي تحمله ولديها تمثال لجسم المرأة بداخله، نصف تمثال، وتعلّم الناس في كل مكان ذهبت أليه ، كيف يبدو شكل المهبل المعافى وكيف يبدو المهبل المشوّه. |
Belki onlar Ellie Wilson'nın neye benzediğini bilmiyorladı. | Open Subtitles | ربما لم تكن تعرف كيف يبدو شكل ايلي ويلسون |
Sen, onların kardeşinin neye benzediğini biliyordun öyleyse neden bu adamı avlıyorlardı? | Open Subtitles | ، لقد كنت تعرف كيف يبدو شكل أخيهما إذاً، لم كنت تتبع هذا الرجل ؟ |
Uzmanı değilim ama Los Angeles'te yaşıyorum ve bir sürü güneş panelinin neye benzediğini bilirim ve belki de Bay Başkan doğruyu söylüyordur. | Open Subtitles | أخذت الكلمة من على طرف لساني. أنا لست بخبيرة ، و لكن أقيم في لوس انجلوس و أعرف كيف يبدو شكل طن من الألواح الشمسية و ربما، |
Kell Kristin Malone neye benzediğini bilmiyor. | Open Subtitles | كيل لم يكن يعرف كيف يبدو شكل (كريستين مالون) |
Hiç. Bir hırsızın neye benzediğini görmek için. | Open Subtitles | فقط لأرى كيف يبدو شكل اللص |
Garen'ların neye benzediğini bile bilmiyoruz. | Open Subtitles | (نحنُ لا نعلم حتى كيف يبدو شكل الإخوة (جارين |