Parçalara ayırmayı bırak, bir av tüfeğini yürütmeyi bile becerebileceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظنه يعرف أول شئ عن سرقة السلاح لا يهتم بتفكيكه |
Bunun öyle bir parti olduğunu sanmıyorum ama tarzını sevdim. | Open Subtitles | لا أظنه ان هذا نوع من الحفلات لكن يعجبني مظهره |
Bunun öyle bir parti olduğunu sanmıyorum ama tarzını sevdim. | Open Subtitles | لا أظنه ان هذا نوع من الحفلات لكن يعجبني مظهره |
DNA'mın incelenmesiyle ilgileneceğini pek sanmam. | Open Subtitles | حسناً، لا أظنه مهتماً بإختبار حامضي النووي |
Ama, ah Tanrım, onun küçük bir barbar olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | ولكني لا أظنه من قام بكتابة هذا ، إنهُ تافه |
Onun Crack dolu bir odaya gireceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظنه مستعداً للعمل بغرفة مليئة بالكوكايين |
İçerde, ama kimseyle görüşmek istediğini sanmıyorum. | Open Subtitles | إنه بالداخل , و لكنني لا أظنه يريد مقابلة أحد |
İçerde, ama kimseyle görüşmek istediğini sanmıyorum. | Open Subtitles | إنه بالداخل , و لكنني لا أظنه يريد مقابلة أحد |
O kupada yarışacağımızı sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظنه يريد المشاركة في أية سباقات في نفس موعد البطولة الكبرى أنت محق |
Kan testin kanında meskalin olduğunu doğruluyor ama bunun yeni bir şey olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | هناك عقار هلوسة في جسدك لكن لا أظنه شيئاً جديداً |
Hayır, bir şey yokmuş. Bizi hiçbir şekilde ciddiye aldıklarını sanmıyorum. - Elbette almıyorlar. | Open Subtitles | لا, لا أظنه يأخذون الموضوع بمحمل الجدية على الإطلاق يا صاح |
Resepsiyonist olmanın küçük kızların hayali olduğunu pek sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظنه فقط حلم أي فتاة أن تكون موظفة استقبال |
Ayrıca, dört yıllık hâyâl kurmadan sonra beklentileri karşılayabileceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | ومن ثم بعد تصوري أمراً ما طيلة أربع سنوات لا أظنه سيكون على قدر توقعاتي |
Fakat şu anda sahile gitmenin güvenli olacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | لكن لا أظنه آمنا بأن نحاول الوصول للساحل الآن |
Mekân pislik yuvası gibi, fakat araştırma yapmamı gerektirecek bir şey olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | بيته كبالوعة المصرف لكن لا أظنه يجب فحص شئ |
Bu önlemi takdirle karşılayacağını sanmıyorum, Gaius. Sanırım bunu onuruna hakaret olarak algılayacaktır. | Open Subtitles | لا أظنه سيرحب بهذه الأحتياطات بل سيعتبرها إهانه لكبرياءه |
Başkanlığın emrindeyim. Ayrıca, haklı olduğunu da sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا رهن أوامر رئاسية بجانب أنني لا أظنه محقاً |
Ve B, bu bir randevu değil. En azından ben öyle sanmıyorum. | Open Subtitles | ثانياً إنه ليس بموعد على الأقل لا أظنه كذلك |
Ama onun da sanattan pek anladığını sanmam. | Open Subtitles | لكنني لا أظنه يعرف الكثير عن الفن أيضاَ |
Bu mümkündür tabii ancak yakın zamanda değişecek bir şey olduğunu düşünmüyorum. | TED | الأمر ممكن، لكن لا أظنه أمرًا سنراه يتغير بسرعة. |
bence diğer ikisine ihtiyacı kalmayacak, siz ne düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | لا أظنه بحاجة للدوائين الأخرين أم تظنيه كذلك |