Benim için de oldukça küçük düşürücüydü, o türden insanlarla uğraşmağa alışık değilim. | Open Subtitles | كان اذلالاً لي ايضا انا لست معتادة على التعامل مع أناس من صنفه |
Kovboy filmlerini sevdiğimi itiraf etmeye alışık değilim. | Open Subtitles | حسناً ، أنا لست معتادة على الاعتراف لكني أحب الافلام الغربية |
Çığırından çıkan işlere alışık değilim. | Open Subtitles | انا لست معتادة على ان علاقاتى الغرامية تنجح |
Buna alışkın değilim. Buna hazır değilim. | Open Subtitles | و أنا لست معتادة على ذلك ولست جاهزة لذلك |
Kız arkadaş muamelesine alışkın değilim, arada bir olabilir-- | Open Subtitles | و انا لست معتادة على ان أكون الحبيبة معك, و الذي لا بأس به بين فترة و أخرى. |
Bay Denham bilmenizi isterim ki yabancılardan yardım almak gibi bir huyum yoktur. | Open Subtitles | إذا لم تقتليهم من الضحك بسرعة فهم سيقتلونك أريدك أن تعلم إننى لست معتادة على قبول الصدقات من الغرباء |
Sadece sizin el ele tutuşmanızı görmeye alışık değilim. | Open Subtitles | أنا فقط لست معتادة على رؤيتكم يا رفاق ممسكين بأيدي بعض |
Ben bu reklam konusunda heyecanlıyım, ama etrafta bu kadar çok insanla film çevirmeye pek alışık değilim. | Open Subtitles | أنا متحمسة بشأن عمل دعاية لكني لست معتادة على عمل فيديوهات مع أناس كثر حولي |
Yeni insanlarla tanışmaya alışık değilim, dolayısıyla nasıl davranacağımı pek bilemiyorum. | Open Subtitles | لست معتادة على مقابلة ناس جدد لم أعد أجيد التصرف |
Biliyorum, biliyorum. Ben sadece, bu tanımadığınla randevu olayına alışık değilim. | Open Subtitles | أعلم، أعلم، إنني فقط لست معتادة على أمور المواعدة المفاجئة |
Sanırım yemeğimin nereden geldiğini görmeye alışık değilim | Open Subtitles | أعتقد بأني لست معتادة على مشاهدة المكان الذي يأتي منه طعامي |
Bunu parmaklarıma soluyan birine yapmaya pek alışık değilim. | Open Subtitles | أنا لست معتادة على عمل هذا مع شخص ما يتنفس على أصابعي |
Yalnız yatmayalı epey zaman oldu, sanırım artık alışık değilim. | Open Subtitles | لقد مضى وقت طويل منذ أن كنت أنام وحدي أعتقد أنني لست معتادة على ذلك بعد الآن |
Refleks sadece. Suratıma sivri nesnelerin batırılmasına alışık değilim de. | Open Subtitles | لست معتادة على وجود أدوات حادة مثقوبة في وجهي. |
Affedersin, bu işte yeniyim. Durumumu anlayan insanlarla tanışmaya alışık değilim. | Open Subtitles | أنا أسفة , أنا جديدة على هذا الأمر لست معتادة على مقابلة أشخاص يفهموا في هذه الأمور |
Bilmiyorum, alışkın değilim sadece sanırım. | Open Subtitles | . لا أعلم ، أنا فقط لست معتادة على هذا ، أعتقد |
Tuvalet dışında bu kadar büyük ceset görmeye alışkın değilim sadece. | Open Subtitles | لست معتادة على رؤية جثث بتلك الكبر وليست في المرحاض |
Sessizde olduğunu sanıyordum. Böyle uzun süren çok sıkıcı şeylere dikkatimi vermeye alışkın değilim, tamam mı? | Open Subtitles | ظننت أنه على الصامت لست معتادة على الاشياء الطويلة والمملة ، حسنٌ ؟ |
İşler kötü giderken etrafımda birileri olmasına alışkın değilim. | Open Subtitles | لست معتادة على تجمع الناس بالقرب عندما تسوء الأمور |
İnsanların yemeğimi bölmesine pek alışkın değilim. | Open Subtitles | أنا لست معتادة على من يقاطعني خلال تناولي العشاء |
-Bu şeylerle yazmaya alışkın değilim! | Open Subtitles | ! لست معتادة على الكتابة بهذه الأشياء - لا تضغطِ على القلم بقوة - |
Boş yere suçlamada bulunmak gibi bir huyum yoktur. | Open Subtitles | أنا لست معتادة على إطلاق الاتهامات الفارغة |