Ama gerçekten kavga etmek istediğini biliyorum. | Open Subtitles | لكنني أعرف أنك جادُّ تماماً بشأن قتالك معي |
Kalabalık karşısına çıkmayı sevmediğini biliyorum. | Open Subtitles | لكنني أعرف أنك لا تحب الظهور أمام الجمهور. |
Kalabalık karşısına çıkmayı sevmediğini biliyorum. | Open Subtitles | لكنني أعرف أنك لا تحب الظهور أمام الجمهور. |
Kibar sözlerin için teşekkür ederim, ama yalan söylediğini biliyorum. | Open Subtitles | أشكرك على كلامك الجميل لكنني أعرف أنك تكذب |
Ağabeyim bunun zayıflık örneği olduğunu düşünüyor ama bir gün büyük bir hükümdar olacağın anlamına geldiğini biliyorum. | Open Subtitles | لكنني أعرف أنك ستصبح حاكمًا عظيمًا يومًا ما أجل |
Ama biliyorum ki sen meşgul bir kadınsın, bu yüzden önceden söylemek istedim. | Open Subtitles | و لكنني أعرف أنك مشغولة لذلك أردت أن أعلمك بهذا مبكراً |
Çok şey değil, ama vampir olduğunu biliyorum ve sana güvendiğini de biliyorum. | Open Subtitles | ليس الكثير, لكنني أعرف أنك . . مصاص دماء, |
Önemsemiyormuş gibi davranıyorsun ama önemsediğini biliyorum. | Open Subtitles | كنت تتصرف وكأنك لا تهتم لكنني أعرف أنك تهتم |
Bunun nasıl olduğunu bilmiyorum, ama biliyorum ki evet diyerek bunu, sen mümkün kıldın. | Open Subtitles | ولا أعرف كيف حصل هذا، لكنني أعرف أنك تركتني أوافق، جعلت ذلك ممكناً. |
Beni kandırdın! - Tamam ama beni aldattın .. biliyorum | Open Subtitles | لقد خدعتني لا بأس، لكنني أعرف أنك خدعتني |
Ama yapmadığını biliyorum. | Open Subtitles | لكنني أعرف أنك لم تفعل |
Ve benim bir tür şeytan olduğumu düşündüğünü biliyorum. | Open Subtitles | لكنني أعرف أنك تظنني شيطاناَ |
Ama şunu biliyorum ki annenin Molly'e çocukken yaptığın o abuk subuk şeyleri anlatmasını istemezsin. | Open Subtitles | و لكنني أعرف أنك لا تريد (أن تخبر والدتكَ (مولي بشأن كل الأشياء الغير منضبطة التي فعلتها عندما كنت طفلاً |
Ama biliyorum ki harika olacaksın ve... | Open Subtitles | لكنني أعرف أنك ستكون عظيماً |
Ama buradan gördüğünü biliyorum. | Open Subtitles | لكنني أعرف أنك تراه من هنا من الأعلى... |
Fakat eminim ki, laba girip kendi deneyinizi yaparsanız, siz otorite olursunuz, ve çalışıp çalışmadığını bilirsiniz. Çünkü hemen oracıkta deney tüpünün içinde olanlar, ve burada jelin üzerinde bant şeklinde birikenler bunların DNA olduğunu biliyorum, ve onları çoğaltmak istedim, ve işte! Oldu, çalıştı. | TED | لكنني أعرف أنك ستذهب إلى المختبر وتحاول جعله يشتغل بنفسك. وآنذاك تصبح ذا السلطة، ويمكنك القول، أعرف أنه يشتغل، لأنه هناك بالضبط في ذلك الأنبوب قد حصل، وهنا، في هذا الهلام، هناك حزام صغير هناك أعرف أنه الحمض النووي، وهذا هو الحمض النووي الذي أريد تضخيمه، لذا هناك! إذن فهو يعمل. |