Yorucu işlerin ve bazen aile hayatının stresinden uzaklaşmak için gittiğimiz bir yer. | TED | إنه المكان حيث نذهب للابتعاد عن التوتر والإجهاد نتيجة قسوة العمل وأحياناً الحياة المنزلية. |
Curtis'ten uzaklaşmak için Wisconsin'e taşındığını söyledi. | Open Subtitles | لقد انتقلت الى ويسكونسن للابتعاد عن كورتيس |
Adada bir gün, gözlerden uzaklaşmak için iyi bir yol. | Open Subtitles | يوم على الجزيرة هو طريقة جيدة للابتعاد عن الأعين |
Hâlâ varken, Salem'dan olabildiğince uzaklaşmak için kullan. | Open Subtitles | استخدميها للابتعاد عن ساليم قدر ما استطعت |
Hey sen! Partnerimden uzaklaşmak için 3 saniyen var. | Open Subtitles | اسمع, لديك3 ثوان للابتعاد عن شريكتي |
Ben buraya kadınlardan uzaklaşmak için gelirdim. | Open Subtitles | كنت آتي إلى هنا للابتعاد عن النساء |
- Evet. Her şeyden uzaklaşmak için bir fırsat. | Open Subtitles | أجل، وهي فرصة للابتعاد عن كل شيء. |
Annemden uzaklaşmak için. | Open Subtitles | للابتعاد عن أمّي. |
Bak, minnettarım ama bu fırsatı Graysonlar'dan... - ...uzaklaşmak için kullanmalıyız. | Open Subtitles | اصغِ، أقدّر ذلك ولكن علينا انتهاز هذه الفرصة للابتعاد عن آل (غرايسن). |
Bence Barry'den uzaklaşmak için 2016'dan kaçtın. | Open Subtitles | أظنّك هربت من عام 2016 للابتعاد عن (باري). |
Ayrıca Leena'dan uzaklaşmak için ne gerekirse. | Open Subtitles | -بجانب.. أي عذر للابتعاد عن (لينا ) |