Gözlerin mavi. Gözlüklerin varken Fark etmedim. | Open Subtitles | لديك عينان زرقاوتان لم ألاحظ ذلك بسبب نظّارتك |
Yine aptalca bir şey söyledi, ve ben Fark etmedim bile. | Open Subtitles | لقد طرحت فكرةً غبيةً مجدداً وحتى أنني لم ألاحظ ذلك |
Önceleri Fark etmemiştim ama sonradan birileri bundan bahsedince bir türlü kafamdan silip atamadım. | Open Subtitles | لم ألاحظ ذلك من البداية, ولكن لاحقاً شخص ما ذكر لي ذلك ومن ذلك الوقت لم أستطع التوقف عن التفكير بذلك. |
Raptiyeyi çıkarmış ve silahımı geri koymuşsun. Etkileyici. Fark etmemiştim bile. | Open Subtitles | أزلت المشط لكنك اعدت المسدس مذهل، لم ألاحظ ذلك حتى |
Farkında değilim | Open Subtitles | لم ألاحظ ذلك |
Hiç Farkında değilim. | Open Subtitles | لم ألاحظ ذلك. |
Gösteriye kendimi o kadar kaptırmışım ki Fark etmedim bile. | Open Subtitles | كنت متحمسة أثناء العرض لدرجة لم ألاحظ ذلك |
Evet, ilk tanıştığımızda o ufak şeyi Fark etmedim sanma. | Open Subtitles | أجل، لا تعتقدي أني لم ألاحظ ذلك الشيء الصغير منذ لقائنا الأول |
Fark etmedim. Dikkatim dağılmıştı. | Open Subtitles | لم ألاحظ ذلك لكن عندها كنت مشتتة الفكر |
- Spor bir çanta vardı elinde. - Fark etmedim. | Open Subtitles | ـ كان يحمل حقيبة ظهر ـ لم ألاحظ ذلك |
Son geldiğimizde Fark etmemiştim. Burası aslında güzelmiş. | Open Subtitles | لم ألاحظ ذلك في آخر مرّة، المكان هنا جميل لحد ما فعلًا. |
Hiç dikkat etmedim. Fark etmemiştim. | Open Subtitles | أنـا لم ألاحظ ذلك لم أنتبـه جيداً |
Saçınızı boyamışsınız. Fark etmemiştim. | Open Subtitles | أنت تصبغ شعرك لم ألاحظ ذلك من قبل |
- Keklerin içine karıştırıyorlar. - Fark etmemiştim. | Open Subtitles | ـ إنهم يخلطوها في الكيك ـ لم ألاحظ ذلك |
Farkında değilim. | Open Subtitles | لم ألاحظ ذلك |
Farkında değilim. | Open Subtitles | لم ألاحظ ذلك |