"ليس لديه أيّ" - Traduction Arabe en Turc

    • yok
        
    • olmayan bir
        
    Bu yüzden hiç aşı olmamış bu yüzden bir ailesi yok. Open Subtitles لهذا السبب ليس لديه أيّ تطعيمات، ولهذا السبب ليس لديه عائلة.
    Adamın nasıl trilyoner gibi davranacağı hakkında hiç bir fikri yok. Open Subtitles الرجل ليس لديه أيّ فكرة عن كيف يكون كالبليونير
    Onun hiç temiz elbisesi yok ve eminim ki hiç oynayabileceği oyuncağı yoktur. Open Subtitles ليس لديه ملابس نظيفة ... و بالتّأكيد ليس لديه أيّ لعبة ولا واحدة
    Tamamen bihaber. Ne düşündüğüme veya ne hissettiğime dair en ufak bir fikri yok. Open Subtitles إنّه مغفل ليس لديه أيّ فكرة عن مشاعري وأفكاري
    Geleceği bir anda iptal edilmiş bir ailenin ve kendini toparlamaktan başka çaresi olmayan bir babanın hikayesi. Open Subtitles ..والآن مع قصة الأسرة التي قد تمّ إلغاء مستقبلها فجأة والأب الذي ليس لديه أيّ خيار
    Fikirleri sana bir suçlu vermiyor. Hiç kanıtı yok. Open Subtitles حسناً، آراءه لن تجعلكَ تحصل على إدانة ليس لديه أيّ دليل
    Yavrulara verecek yiyecek yok bu yüzden ne bulursa yiyorlar, kayalara yapışık midyeleri bile. Open Subtitles ليس لديه أيّ طعام للأشبال لذا يأكلون أيّاً ما يجدونه حتى مضغ البرنقيل من الصّخور
    Çantanın nereden geldiği hakkında hiçbir fikri yok. Open Subtitles ليس لديه أيّ فكرة من أين جاءت تلك الحقيبة. إذا لمْ تكن الأموال والحقيبة مُرتبطتان باللعبة،
    Kimlik bilgisi yok ehliyet keza öyle kimse kayıp olduğunu da bildirmemiş. Open Subtitles أو ليس لديه أيّ سجلّ جنائي أو رخصة قيادة، أو لمْ يُبلّغ أيّ شخص عن فقدانه.
    Bana kalırsa Law konusunda elinde hiçbir şey yok. Open Subtitles تخميني هو إنه ليس لديه أيّ شيء ضد القانون.
    Bir şöförü var ama koruması yok. Neden? Open Subtitles يملك سائقاً، ولكنّ ليس لديه أيّ حارس شخصي، لماذا ؟
    Tüm parayı bizim alacağımızdan haberi yok. Open Subtitles ليس لديه أيّ شكّ بأنّنا سنأخذ كلّ المال
    Daha önce biraz ot almış ve fahişelerle takılmış gibi görünüyor ama , uyuşturucuyla hiç alakası olmamış, tutuklanma yok, hakkında hiç şikayette bulunulmamış. Open Subtitles حسناً ، كنا نظنّ أنّه يتطلع لشراء بعض الحشيش أو بعض الحبّ ولكن ليس لديه أيّ تاريخ في المخدّرات ولا إدانة لممارسة الدعارة، لا شيء
    Bu adamın arkadaşı yok. Open Subtitles ذلك الرجل ليس لديه أيّ أصدقاء.
    Avukatım da dedi ki, "Size anlatacak bir şeyi yok." Open Subtitles : ومُحاميّ يقول "بأنّه ليس لديه أيّ شيء ليقوله لكم فقط"
    Cinayetlerle bir ilgisi yok. Open Subtitles بأن ليس لديه أيّ علاقة بقضيتنا
    Efendi'nin verdiği sonsuz yaşam sözünü yerine getirmeye niyeti yok. Open Subtitles "السيّد" ليس لديه أيّ نية للحفاظ على وعدِه بشأن الحياة الأبديّة
    Çok ilginç ancak hiçbir kırık kemiği yok. Open Subtitles ولكن ليس لديه أيّ كسر في العظام
    Sırada her şeyini yitirmek üzere olan rezil insanların ve onları tuzağa düşürmekten başka çaresi olmayan bir habercinin hikayesi var. Open Subtitles ..والآن مع قصة النّاس المرّوعين الذين هم على وشك فقدان كلّ شئ ورجل الأخبار الذي ليس لديه أيّ خيار سوى افتراسهم معاً
    Geleceği bir anda iptal edilmiş bir ailenin ve kendisini toparlamaktan başka çaresi olmayan bir babanın hikayesi. Open Subtitles والآن مع حكاية العائلة التي تم إلغاء مستقبلها بشكلٍ مفاجئ والأب الوحيد الذي ليس لديه أيّ خيار سوى
    Geleceği bir anda iptal edilmiş bir ailenin ve kendisini toparlamaktan başka çaresi olmayan bir evladın hikayesi. Open Subtitles والآن مع حكاية العائلة .. التي قد تمّ إلغاء مستبقلها بشكل مفاجئ وهذا الابن الذي ليس لديه أيّ خيار

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus