Bilin diye söylüyorum, yapmamı babam istedi suçsuz ifade vereceği günde, harika bir protesto olarak. | Open Subtitles | لمعلوماتك, طلب من أبي فعل هذا في اليوم الذي سيعترف أنه ليس مذنباً كإعتراض مثير |
Bu genç Çeçen'in suçsuz olduğu yönünde oy veriyorum. | Open Subtitles | أنا أصوت بأن هذا الفتى الشيشاني ليس مذنباً |
Bütün saygımla mahkemeye müvekkilimin suçsuz olduğunu söylemek istiyorum. | Open Subtitles | قد يرضي ذلك المحكمة، فإنّ موّكلي ليس مذنباً |
Carlos'un suçlu olmadığına nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? Yani, onu yalnızca bir kaç aydır tanıyorsun. | Open Subtitles | أنيّ لكِ أن تعرفي ان "كارلوس" ليس مذنباً ؟ |
Yoksa içgüdülerinin suçlu olmadığını söylediğini söylerdin. | Open Subtitles | أجل, أكثر من مره من الواضح غير هذا لأخبرتني أن حدسك يخبرك إنه ليس مذنباً |
İkinci suçlaması ikinci derecede cinayetten suçsuz bulduk. | Open Subtitles | التهمة الثانيه القتل من الدرجة الثانيه ليس مذنباً |
Hırsızlık bu Witten en suçsuz anlamına gelmez bu kızlar sorgulandı sadece çünkü, bir dakika. | Open Subtitles | انتظرى دقيقة, فقط لأن هذة الفتيات كان يتم استجوابهم فى قضايا اقتحام لا يعنى ان ويتِن ليس مذنباً |
Velhasıl Oy veriyorum Çocuk suçsuz. | Open Subtitles | حسناً أنا سأصوت الولد ليس مذنباً |
Üçüncü suçlaması kasıtlı adam öldürmekten suçsuz bulduk. | Open Subtitles | والتهمة الاخيره القتل الخطأ ليس مذنباً |
Ben Bay Randol'ı suçsuz buluyorum. | Open Subtitles | أرى أن السيد راندول ليس مذنباً |
İkinci dereceden cinayet suçuyla Ryan Myerson aleyhindeki kamu davasında, bizler jüri olarak Ryan Myerson'ı suçsuz bulduk. | Open Subtitles | في قضية القتل الغير متعمد نحن هيئة المحلفين نجد المتهم (رايان مايرسون) ليس مذنباً |
- Ben de çocuğun suçsuz olduğunu düşünüyorum! | Open Subtitles | . - أنا أيضاً أعتقد أن الفتى ليس مذنباً |
Howard Epps'in suçlu olmadığını... | Open Subtitles | بأن هاورد إبس ليس مذنباً |
Lincoln suçlu olmadığını anlamaya başlıyorum. | Open Subtitles | بدأت أدرك بأن (لينكون) ليس مذنباً |