22 mahkum gelecek hafta şartlı tahliye edilecek, 9 tanesi Seattle'da olacak. | Open Subtitles | نتائج التقارير تقول: بأن 22 سجين سيتم الإفراج عنهم الأسبوع المقبل .. تسعة منهم إفراج مشروط في سياتل. |
Sonunda yakalanmış ve içeri tıkılmış,fakat bu yıl şartlı tahliye olmuş ve büyük ihtimalle serbest kalacak. | Open Subtitles | أخيرا ، تم إلقاء القبض عليه لكنه ربما يحصل على إطلاق سراح مشروط في وقت لاحق من هذه السنة |
Evet. Sivil hayatta şartlı tahliye memuruyum. | Open Subtitles | أجل، أنا ضابط إطلاق سراح مشروط في الحياة المدنية. |
Yoğun bakımdan çıkıp, şartlı tahliyesiz hücreye gitti. | Open Subtitles | إنتقلت من حياة مدعومة بالأجهزة إلى حياة دون سراح مشروط في أقل من يوم |
İstediği şartlı dokunulmazlık sözleşmesini kabul ettim. | Open Subtitles | وافقت لها على اتفاق حصانة مشروط في مقابل تعاونها |
Bu bok çukurunda şartlı tahliye olmaksızın 20 yıl yatacağım. | Open Subtitles | إنني أتطلع إلى 20 عام بدون أفراج مشروط في هذا السجن. |
Saldırı ve darptan şartlı tahliyeyle salınmış. | Open Subtitles | لديه إفراج مشروط في قضية تعدي و الإعتداء بالضرب |
- Evet, aynen öyle. - Enver geçen ay şartlı tahliye olmuş. | Open Subtitles | أجل، واحزري ماذا أيضاً، أُخرج (أنفير) بإطلاق سراح مشروط في الشهر الماضي. |
On sekizinci şartlı tahliyesinde... ve köşeye sıkışmış durumda. | Open Subtitles | {\pos(195,215)}حصل على إفراج مشروط في سن الثامنة عشر وبقي على الطريق القويم |
Suçluları yakalamak için Five-O' ya yardım ettiği gerçeği erken şartlı tahliye olmasını sağladı. | Open Subtitles | وحقيقة مساعدته لـ(فايف-0) في جمع شمل الهاربين منحته إطلاق سراح مشروط في وقت أبكر |
Şu anda şartlı tahliyesi olmadan yüksek güvenlikli bir hapishanede yaşıyor. | Open Subtitles | ) الذي يقضي سجن مدي الحياة بدون إطلاق سراح مشروط في أقصي قدر من الأمن |