Bence arkadaşlarınla daha fazla zaman geçirmelisin. | Open Subtitles | أظنّ أنك تحتاج إلى تمضية وقت أطول مع أصدقائك |
Seni çalışman için yalnız bırakacağız, ama sana daha fazla zaman veremem, Michael. | Open Subtitles | سنتركك وشأنك لتمارس عملك, لكن لا أستطيع منحك وقت أطول مايكل |
Olay da bu zaten. Birlikte daha fazla vakit geçirebiliriz. | Open Subtitles | هذا ما هدفت إليه ، لكي نمضي وقت أطول سوياً |
Bunu yaparken aklım hep başka yerde olursa, evde çocuklarımla daha fazla vakit geçirmemin bana ne faydası olur? | TED | فما الجيد في قضاء وقت أطول مع أطفالي في البيت إذا كان عقلي دائما في مكان آخر بينما أنا بينهم؟ |
Sağ ol. Keşke daha çok vakit ayırabilsem. | Open Subtitles | شكراً، أتمنى لو يتسنى لدى وقت أطول كى أكمله. |
İnsanları oyun oynayarak daha çok zaman geçirmeye cesaretlendirmeyi alışkanlık haline getirdiğim düşünülürse bu kesinlikle mantıklı bir varsayım olur. | TED | الآن هذا افتراض معقول تماما، بالنظر إلى أنه من عادتي تشجيع الناس لقضاء وقت أطول في اللعب. |
Sanırım bunu daha iyi araştırmak için biraz daha zamana ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | حسنا، سنحتاج وقت أطول مما إعتقدت للوصول إلى القاع |
İyileştiğine göre hapiste daha uzun süre zaman geçirecek olman ironik. | Open Subtitles | وهو شئ مثير للسخرية ،لأنه يعني قضاء وقت أطول في السجن |
biraz daha uzun sürer, ama en azından hata olmaz. | Open Subtitles | ربما سيأخذ الأمر وقت أطول ولكن لن يكون هناك ثقوب |
Sanıyorum, ancak biraz daha zaman olsaydı iyi olurdu. | Open Subtitles | نظنّ ذلك، ولكن لانتابني شعور أفضل لو كان لدينا وقت أطول |
Tüm keçiyi pişirmek iki saatten çok daha fazla zaman alır. | Open Subtitles | يستغرق وقت أطول من ساعتين لطبخ الماعز بأكمله |
Daha az çalışma ve aile ile birlikte daha fazla zaman geçirme. Mm-hmm. Aw! | Open Subtitles | قللت ساعات عملي , لأقضي وقت أطول مع العائلة. لقد وجدنا منزلا رائعا. |
Julian gizli yaptığımız tüm işleri ortaya çıkardığına göre şimdi daha fazla zaman alacak. | Open Subtitles | وقت أطول الآن مع قيام جوليان بتدمير كل فرصة أتيحت لي للعمل وراء الكواليس |
Beraber daha fazla zaman harcayamadığımız için üzülürlerdi. | Open Subtitles | هم كانوا سينزعجون من أنه كان يمكننا قضاء وقت أطول معاً.. الخ. |
Bak, belki beraber daha fazla zaman geçirirsek... | Open Subtitles | ربما يجب علينا إمضاء وقت أطول سويا |
Belki eski erkek arkadaşınla daha fazla vakit geçirmeni istemiştir. | Open Subtitles | ربما أراد أن تكون قادرة على قضاء وقت أطول مع خليلك الآخر |
Biliyorum, PD ofisini terketmemin bir nedeni de buydu. Evde daha fazla vakit geçirmek için | Open Subtitles | . لهذا السبب انا تركت مكتب المشتريات . حتى استطيع قضاء وقت أطول فى المنزل |
Okuyup bizle daha çok vakit geçirmeyi düşünmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تقرأها وتفكر بقضاء وقت أطول معنا. |
Bu yüzden ikimiz de daha çok vakit geçirmek istiyoruz. | Open Subtitles | لهذا كلانا يود تمضية وقت أطول معك |
Seninle ve çocuklarla daha çok zaman geçirebiliyorum. | Open Subtitles | حينها أستطيع قضاء وقت أطول معكِ أنتِ والطفلتين |
Hayır, sadece senin evde daha çok zaman geçireceğim anlamına geliyor. | Open Subtitles | لا، هذا يعني أن عليّ قضاء وقت أطول في منزلك |
Birisini gelen aramaların izini sürmesi için görevlendirdim ama daha fazla zamana ihtiyacı var. | Open Subtitles | ولدي شخص يحاول تعقّب المكالمات الهاتفية ولكنه يحتاج وقت أطول |
Biriyle aynı yatağa girebilek için daha da uzun süre lazım. | Open Subtitles | وربما وقت أطول قبل أن نذهب إلى فراش شخص جديد |
40 dakika ama fırtına var. Bu yüzden biraz daha uzun sürebilir. | Open Subtitles | 40 دقيقة , ولكن يوجد هناك عاصفة لذلك من الممكن أن تأخذ وقت أطول |
Bana biraz daha zaman ver. Fazla değil. | Open Subtitles | ولكنى بحاجة الى وقت أطول ليس وقتا كبيرا |