| Aslında yardım aldım. Ve Bir şey daha var. - Ne? | Open Subtitles | في الواقع, تلقيت بعض المساعده وهنالك شيء آخر |
| Annesinin söylediği Bir şey var. Kafamdan çıkaramıyorum. | Open Subtitles | وهنالك شيء قالته أنها ولم أستطع أخراجه من رأسي |
| Bir şey onu aşağıya çekiyordu. | Open Subtitles | وهنالك شيء سحبه من تحت اختفى أيها الشريف |
| Burada ilginç Bir şey var: halk müziği size, bir ülkenin kültürel DNA'sının nereden geldiği hakkında pek çok harika şey anlatabilir. | TED | وهنالك شيء مثير حول الموسيقى الشعبية حيث أنها تبين لك العديد من الأمور الفظيعة حول الأصل الثقافي للبلاد التي تنشأ منها. |
| Anahtarlarını asmak için dizüstüne astığın Bir şey. | Open Subtitles | " وهنالك شيء تضعه في " اللاب توب ليمسك مفاتيحك |
| Baban, ailen ve kulübün için yapılabilecek tek Bir şey var, Jackson. | Open Subtitles | (وهنالك شيء واحد لفعله الان (جاكسن من اجل ابيك , وعائلتك وناديك |
| Yapmak istediğim Bir şey daha var. | Open Subtitles | وهنالك شيء أردت دائماً أن أفعله. |
| Sana Bir şey söylememi istedi. | Open Subtitles | وهنالك شيء أرادني أن أخبركَ أياه |
| Başka Bir şey daha var. | TED | وهنالك شيء آخر، |
| Ayrıca sana sormak istediğim Bir şey var. | Open Subtitles | وهنالك شيء اريد ان اسألك اياه |
| Ve sana Bir şey oldu. | Open Subtitles | وهنالك شيء حدث لكِ |
| Bir şey daha var... | Open Subtitles | .. وهنالك شيء آخر ايضا |
| Bir şey daha. | Open Subtitles | وهنالك شيء آخر. |
| Bir şey daha. | Open Subtitles | وهنالك شيء آخر بعد |
| - Bir şey daha. - Evet. | Open Subtitles | وهنالك شيء أخر - نعم - |
| Hatırladığım tek Bir şey var. | Open Subtitles | "وهنالك شيء واحد فقط أتذكّره" |
| Bir şey daha. | Open Subtitles | وهنالك شيء آخر |