Klaus'u en çok mutlu eden şey bir öğleden sonra boyunca kafasını kitapların içerikleriyle doldurmaktı. | Open Subtitles | و لا شئ يسعده أكثر من تمضية المساء و هو يقرأ |
Bu konunun seninle alakası yok. Kendisini mutlu eden birini bulmuş. | Open Subtitles | هذا ليس هرباً منكِ, بل لأنه قد وجد شخصاً يسعده |
- Fury buna pek sevinmeyecek. | Open Subtitles | -فيوري) لن يسعده ذلك) |
Dante bu duruma pek sevinmeyecek. | Open Subtitles | {\pos(190,230)} (دانتي) لن يسعده... |
Buraya gelse bile bizimle pek gurur duyacağını zannetmiyorum. | Open Subtitles | أينما يكون الآن فلن يسعده مايجري |
Diyelim geldi, bizimle pek gurur duyacağını zannetmiyorum. | Open Subtitles | أينما يكون الآن فلن يسعده مايجري |
Onu mutlu eden şeylerin yanında. | Open Subtitles | في منزله بالقرب من كل شيء يسعده |
Onu mutlu eden şeylerin yanında. | Open Subtitles | في منزله بالقرب من كل شيء يسعده |