Dürüst olmak gerekirse, bu sadece sana bakış tarzıyla ilgili. | Open Subtitles | انها فقط الطريقه التي كان ينظر اليك بها |
Çocuğun sana bakış şekli hiç hoşuma gitmedi. | Open Subtitles | يا للعجب- لا تعجبني الطريقة التي كان ينظر اليك بها ذلك الولد |
Fakat o sana bakar, tatlım, ve yaşamış olabileceği hayatı görür. | Open Subtitles | ولكنه ينظر اليك, ويرى الحياة التى كان عساه ان يحظى بها |
uçurum da sana bakar. | Open Subtitles | الجحيم ينظر اليك بالمقابل. |
Bay Darcy bir hayli sana bakıyor, Lizzy. Neden bilemiyorum! | Open Subtitles | ـ السيد دارسى ينظر اليك كثيراْ بأهتمام ـ لاأستطيع التفكير فى سبب لذلك |
Önce ben gideceğim ve doğru an geldiğinde, mesela baş garson bakmazken caddenin ilerisinde benimle buluş. | Open Subtitles | سوف أغادر أولا وعندما يكون الوقت جيدا مثل عندما لا ينظر اليك النادل |
sana bakıyor. Ve şu kovboylara bakıyor. | Open Subtitles | هو ينظر اليك و إلى رعاة البقر هناك |
Aslında sana bakıyor olabilir. | Open Subtitles | قد يكون ينظر اليك |
sana bakıyor ve düşünüyor, | Open Subtitles | انه ينظر اليك ويفكر |
Önce ben gideceğim ve doğru an geldiğinde, mesela baş garson bakmazken caddenin ilerisinde benimle buluş. | Open Subtitles | سوف أغادر أولا وعندما يكون الوقت جيدا مثل عندما لا ينظر اليك النادل تقابلنى فأسفل الشارع |