| Tıpkı ayçiçeği şapkamla gökkuşağı çoraplarımın birbirine uyduğu gibi. | Open Subtitles | مثل بلوزة زهرة عباد الشمس التي أرتديها والتي تليق بجوارب قوس قزح خاصتي. |
| Bütün o sızlanmalar olsun, kaşların olsun o sinirli sinirli ayçiçeği çekirdeklerini yemen olsun. | Open Subtitles | بـ ركلك و حواجبك و أكل بذور عباد الشمس بغضب |
| ayçiçeği çekirdeği yığınının yanında duruyordu. Ki bu da tuhaftı. | Open Subtitles | كانت موجودة بجانب كومـة مـن حبوب عباد الشمس وهـذا غريب أيضًا |
| ayçiçeği kokan samurayı bulmak için, değil miydi? | Open Subtitles | لكي نجد ساموراي رائحته كرائحة دوَّار الشمس, أليس كذلك؟ |
| Siz ikiniz, ayçiçeği gibi kokan samurayı bulana kadar kavga edemezsiniz. | Open Subtitles | حتى نجد الساموراي برائحة دوار الشمس فلن أسمح بقتل أحدكما للآخر |
| Bunun için12 inç gibi bir yüksekliğe erişmiş bodur ayçiçeği denilen bir şey kullanılır. | TED | وهي تستخدم شيئا يُدعى زهرة عبّاد الشمس الصغيرة, والتي تنمو إلى مايقارب 12 إنش ارتفاعا. |
| Kısa bir süre sonra, bir ayçiçeği tarlasını geçince taştan yapılmış alçak bir bina görülüyor. | Open Subtitles | وقريبا حقل عباد الشمس ينتهي بمبنى صغير مصنوع من الحجر والبلاط. |
| İki adet ayçiçeği çekirdeğiyle, bir tutam çan çiçeği özü. | Open Subtitles | بذرتان من عباد الشمس والقليل من رحيق زهور القمر. |
| Bunu seviyorum çünkü ayçiçeği onun en sevdiğidir. | Open Subtitles | أنا نوع من مثل هذا ل عباد الشمس هي لها زهرة المفضلة، |
| Her geçişimizde ayçiçeği tohumlarıyla dolu poşetleri atmanın komik olacağını düşünmüştük. | Open Subtitles | لقد اعتقدنا أنّ الأمر مضحك أن نرمي أكياس من بذور عباد الشمس في فناء منزله في كل مرّة نمر بجواره |
| Siz 'ayçiçeği' demeden, ben Vincent Van Gogh'u yanınıza dikerim. | Open Subtitles | قبل أن تقول كلمة "عباد الشمس"، سآتي بفنسنت فان جوخ إلى مكتبك |
| Böyle devam ederse ayçiçeği Samurayını arayamayız! | Open Subtitles | نحن لن نتمكن من البحث عن ساموراي عباد الشمس! |
| ayçiçeği samurayını görebildin mi? | Open Subtitles | . هل قابلتي ساموراي عباد الشمس ؟ |
| Aga, bu bence lolipop çubuğuna yapıştırılmış ayçiçeği tohumu. | Open Subtitles | يا صاح, أعتقد أن هذه مجرد بذور عباد الشمس... ملصوقة على عصي الآيس كريم. |
| Bu ayçiçeği tohumuyla evlenemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك ان تتزوجي من بذرة عباد الشمس |
| ayçiçeği gibi kokan samurayı arayacağımızı zannediyorduk, ama her zaman yaşamak için para kazanmak zorunda kalıyorduk. | Open Subtitles | المفروض بأننا نبحث عن الساموراي الذي رائحته مثل رائحة دوَّار الشمس, لكن علينا دائماً أن نكسب المال اللازم للعيش. |
| Gerçi... işte...bilmem ne adasına varmamız, ayçiçeği samurayıyla karşılaşacağımız anlamına gelmez. | Open Subtitles | على كل حال, حتى و إن كنا سنذهب إلى تلك الجزيرة, فلا يعني ذلك بأننا سنصل على ذلك الساموراي ذو رائحة دوَّار الشمس, صحيح؟ |
| ayçiçeği samurayıyla karşılaştıktan sonra ne yapacağını planladın mı? | Open Subtitles | ماذا تنوين أن تفعلي بعد أن تجدي الساموراي ذو رائحة دوَّار الشمس. |
| ayçiçeği biri. | Open Subtitles | الذي تحدثت عنه الفتاة الصغيرة وله رائحة دوار الشمس |
| ayçiçeği gibi kokan bir samurayı bulmanızı istiyorum. | Open Subtitles | ..أريدكم أن تبحثوا عن ساموراي برائحة دوار الشمس |
| ayçiçeği kostümümü pijama olarak giyiyorum, tamam mı? | Open Subtitles | إني ألبس زي عبّاد الشمس مثل بيجامتي، حسناً؟ |
| Bakın hanımefendi her ayçiçeği, her ağaç, her tahıl tarlası, İtalyan, Rus, Alman askerlerinin cesetlerini örtüyor, Rus köylülerinin, Rus kadınlarının yaşlılarının, çocuklarının cesetlerini de. | Open Subtitles | أنظرى يا سيدتى كل زهرة عباد شمس ، كل شجرة كل حبة فى الحقل تخفى أجساداً لجنود إيطاليين و روسيين و ألمان و أيضاً أجساداً |
| Lilyumlar kötü ben de ayçiçeği aldım | Open Subtitles | الليلك كان ذابلاً فأحضرت بعض الورود |