"bir farklılık" - Traduction Turc en Arabe

    • شيء مختلف
        
    • فرق
        
    • فرقاً
        
    • شئ مختلف
        
    • اي اختلاف
        
    • فارق في
        
    • إذًا ألا تشعر
        
    • أي اختلاف
        
    • فرقًا
        
    Cole Kaynak'ın güçlerini emdiğinden beri onda bir farklılık sezdin. Open Subtitles مِنْ اللحظةِ كول إمتصّتْ قوَّةُ المصدرَ، أحسستَ شيء مختلف عنه.
    Senin odaya kattığın parlaklık dışında herhangi bir farklılık göremiyorum. Open Subtitles لا أرى أي شيء مختلف, سوى أن الغرفة أصبحت مشرقة أكثر بعد دخولك
    Şehirdeki gecekonduların aksine köyde büyük bir farklılık vardı, erkeklerden çok kız çocukları kioska geliyordu. TED فرق كبير في القرى، عكس للأحياء الفقيرة في المدن: كان هناك بنات أكثر من الأولاد جاءوا الى الكشك.
    Kendi koleksiyonumu hazırlamaktansa, eğer gerçekten bir farklılık yaratacaksam genele beğeniye hitap etmem gerektiğini biliyordum. TED بدلاً من تصميم مجموعتي الخاصة، كنت أعلم أنني إذا أردت صنع فرق حقيقي، كان علي أن أذهب مع التيار.
    Ölmeden önce dünyada iyi bir farklılık yaratmak istedi. Open Subtitles لقد أراد أن يحدث فرقاً في العالم قبل أن يموت
    Hiç bir farklılık olmayacak, aynı şekilde kalmaya devam edeceğiz. Open Subtitles وسنبقي علي نفس الحال لن يكون هناك اي شئ مختلف
    Böylece, benim ve arkadaşım arasında... bir farklılık kalmaz. Open Subtitles بهذه الطريقه فأنه لا يجد اي اختلاف بيني بينأصدقائي
    Bunu izlemeleri, bunda bir farklılık olduğunu gösteriyor. Bu izin, küreği test etmemi de kapsıyor mu? Open Subtitles معظم الذباب على هذه المجرفة يخبرنا أنّ هناك شيء مختلف حول هذه
    Hayır, olmaz. Herhangi bir insan doktor bebekte bir farklılık olduğunu anlayabilir. Open Subtitles أيّ طبيب بشري سيرى أنّ هناك شيء مختلف بهذا الطفل
    Sende bir farklılık var ama ne bilmiyorum. Open Subtitles لا اعلم ما هو , لكن هناك شيء مختلف بخصوصك
    Heykelde herhangi bir farklılık dikkatini çekti mi? Open Subtitles هل رأيت شيء مختلف حول التمثال؟
    Tıbbi ve objektif bir gerçek olan ampute birisi olmam ile toplumsal ve subjektif bakışa göre "engelli" olmam arasında çok önemli bir farklılık ve ayrılık var. TED هناك فرق مهم بين الواقع الطبي بكوني مبتورة الساقين ورأي المجتمع في كوني معاقة أم لا
    Ne mutlu ki dinozorlar ile aramızda bir farklılık var. Open Subtitles من حسن الحظ، هناك فرق بيننا وبين الديناصورات
    Birkaç çürük elmamız oldu ama bizler yasayla desteklenen ve bir farklılık yaratmak dışında iyi insanlarız. Open Subtitles لدينا بعض الأشخاص السيئين ولكننا أشخاص جيدين موجودين لتطبيق القانون واحداث فرق
    Bir insan ve kum torbası arasında belirgin bir farklılık olmadığını mı söylüyorsun yani? Open Subtitles هل تقول طبقاً لرأيك أن ليس هناك فرقاً ملحوظاً بين إمرءٍ ما وكيس من الرمل؟
    Onda açıkça belli olan bir farklılık var, evet, ama bu onun bir tehdit olduğunu göstermez. Open Subtitles هناك شئ مختلف بشأنها لكن هذا لا يجعلها خطرا علينا
    Böylece, benim ve arkadaşım arasında, bir farklılık kalmaz. Open Subtitles بهذه الطريقه لا يوجد اي اختلاف فيما بيننا بيني بين اصدقائي
    Kızının hayatta olması ve dünyada bir farklılık yarattığı için minnettar olması onu daha mutlu etmiştir belki. Open Subtitles ربما هي سعيدة الآن لأن ابنتها على قيد الحياة وممتنة أن ابنتها تقوم بإحداث فارق في العالم
    Herhangi bir farklılık yok değil mi? Open Subtitles إذًا ألا تشعر بأي تغير؟
    Böylece, benim ve düşmanım arasında... bir farklılık kalmaz. Open Subtitles بهذه الطريقه فأنه لا يوجد أي اختلاف بيني وبين عدوي
    Dünyada böyle bir şeyi başarabilecek bir farklılık yaratacak insanlar pek yok. Open Subtitles لا يحصل كثير من الناس في هذا العالم على فرصة لإحداث فرقًا كهذا

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus