Seçimimin benim için doğru olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف أن اختياري كان هو الاختيار الصحيح بالنسبة لي |
Belki amcan da bu iş için doğru adamdır. | Open Subtitles | ربما يتحول عمك إلى الرجل المناسب لهذا العمل |
Bunu konuşmak için doğru zaman değil, Doktor. | Open Subtitles | هذا ليس الوقت المناسب لذلك الحديث, دكتور. |
Bu dava senin için doğru seçim olmayabilir. | Open Subtitles | هذه من الممكن أن تكون القضية المناسبة لك |
Bay Elton'ın Harriet için doğru seçim olduğuna içtenlikle inanıyordum. | Open Subtitles | لقد فكرت باخلاص لان يكون سيد التون زوجا مناسبا لهارييت |
Size söz veriyorum, Kurul iş için doğru kişiyi görevlendirecektir. | Open Subtitles | أعدك أن فرقة ألاي ستوكل لهم الرجل المناسب لهذه المهمة |
Benim için doğru yer neresi onu da bilmiyorum ama burada, benden çok daha güçlü insanlar lâzım sana. | Open Subtitles | ولا أعلم حتى ما هو المكان المناسب لي أنت تحتاج هنا لرجال أقسى مني.. أقسى مني |
Hey, şu an panik yapmak için doğru zaman değil. | Open Subtitles | ...الآن الوقت مناسبٌ تماماً لكي لا يصاب أحدنا بالجنون |
Kahramanın olurum Olabilir misin Olabilir misin Benim için doğru kişi olabilir misin? | Open Subtitles | هل يمكن أن يكون صحيحا بالنسبة لي؟ |
Demek istediğim, onun için doğru olanı yapmamız gerekiyor. | Open Subtitles | أنا فقط أقول أننا يجب أن نفعل الشيء الصحيح بالنسبة له |
Belki de Memorial benim için doğru yer değildir. | Open Subtitles | حسنا، لعل مشفى ميموريال ليس بالمكان الصحيح بالنسبة لي في نهاية المطاف |
Sanırım şu anda onun için doğru olan budur. Ama bana inandığını sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقد ان هذا هو الشيء الصحيح بالنسبة لها |
Patronum bu iş için doğru adamın sen olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد قال رئيسي أنك الرجل المناسب لهذا العمل |
Yönetmenine niye bu kadar ateşli rol için doğru kişi olduğunu göster bakalım. | Open Subtitles | اثبتي لمخرجك كيف انك الاختيار المناسب لهذا الدور العاطفي |
Evet, taşınmak için doğru zaman gibi gözüküyor. | Open Subtitles | نعم، حسناً.. يبدو أنه الوقت المناسب لذلك |
Evet, bunun için doğru bir zamanmış gibi görünüyor. | Open Subtitles | نعم، حسناً.. يبدو أنه الوقت المناسب لذلك |
Belki de bu Thea denen kız senin için doğru kız değildir? | Open Subtitles | لَرُبَّمَا تيا هذه .. ليست الفتاة المناسبة لك |
Sizin için doğru arabayı bulduğumuza sevindim. | Open Subtitles | انا سعيد بأننا وجدنا السيارة المناسبة لك |
Ama soru şu: Bu başarıyı nasıl uzun dönemli mutluluğa çevireceksiniz, özellikle, durulmak için doğru zamanın gelip gelmediğine nasıl karar vereceksiniz? | TED | لكن يأتي السؤال حول كيف تحول ذلك النجاح إلى سعادة طويلة الأمد بشكل خاص، كيف تقرر، متى يكون الوقت مناسبا للاستقرار؟ |
Asla bunu kabul edeceğimi sanmıyordum ama bu iş için doğru adam sensin. | Open Subtitles | لم أكن أتصور أنني سأعترف بذلك لكنك الرجل المناسب لهذه الوظيفة سيء جداً! |
Senden çok hoşlansam da, benim için doğru erkek olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | أنت مغرم بأخرى كما أنا مغرمة بك حقا لا أعتقد انك الرجل المناسب لي. |
Bir erkek kendisi için doğru olanı yapmalı. | Open Subtitles | على الرجلِ أن يقوم بما هو مناسبٌ له |
Olabilir misin Olabilir misin Benim için doğru kişi olabilir misin? | Open Subtitles | هل يمكن أن يكون صحيحا بالنسبة لي؟ |
Sorumuz ise, bunların herhangi biri şehirler ve şirketler için doğru mudur? | TED | السؤال هو : هل أي شيء من هذا القبيل صحيح بالنسبة للمدن والشركات ؟ |
Senin için doğru erkek değil. Bunu görebiliyorum. | Open Subtitles | إنه ليس الرجل المناسب لكِ أنا متأكد من ذلك |
Bayan Johnson'la ben dakikasında sizin iş için doğru adam olduğunuza karar verdik. | Open Subtitles | وافقت أنا والسيّدة جونسون على الفور إنّك الرجل المناسب للمنصب. |
Eğer onun dolabını kontrol edersen, onun için doğru kadının şişme bebek bir oyuncak olduğunu görürsün. | Open Subtitles | إذا فتحتي خزانته فستجدين أن الفتاة المناسبة له هي دمية |
Daha önce yapmadığımız şeyleri yapmak için doğru bir zaman olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أنه هذا هو الوقت الملائم لفعل أشياء لم نكن نعملها من قبل |
Ama niyet benim için doğru olanı yapacak cesaretim var. | Open Subtitles | لكن الآن لدي الشجاعة لاقوم بما هو صائب بالنسبة لي |