"isteğini" - Traduction Turc en Arabe

• رغبتك
• طلبك
• رغبة
• الرغبة
• رغبتها
• أمنية
• طلبه
• رغبته
• إرادة
• مشيئة
• برغبتك
• لإرادة
• على طلب
• رغبتكِ
• أمنيته

Söyle ve isteğini yerine getireyim... ..ve seni yeraltının efendisi olarak damgalayım.
أخبرنى و سأحقق رغبتك و أعينك حاكما على العالم السفلى

Demek ehliyetin hala geçerli ve Sağlık Bölümü isteğini kabul etti.
إذًا رخصتك الإسعافيّة لا تزال صالحة، والصحّة قد وافقت على طلبك.

Jaffa'nın özgürlüğe olan isteğini onlara karşı güç kazanmak için kullanmış.
إستعمل رغبة الجافا بالحرية ضدهم لذا هو يمكن أن يكسب القوة

Umarım sizlere dünyayı yeni gözlerle görmeyi öğrenme isteğini verebilmişimdir.
اتمنى أن أكون قد زرعت في نفوسكم الرغبة في الإطلاع أكثر عن العالم عن طريق وجهة نظري

Varlığını yok sayıp, sana dokunmasına izin vermeyip, ta ki yaşama isteğini kaybedene kadar ruhunu parçalara ayırmıyorsun?
لا تعترفي بوجودها و لا تدعيها تلمسك، و بالتدريج قللي من قيمتها حتى تفقد رغبتها بالعيش

Babamın isteğini onurlandırmak seni çokça nefret edilen adama vermemi gerektiriyor.
لا يُمكننى البقاء طويلاً. لِتكريم أمنية أبى أن يراك تتحكممنقبل... رجليكرههُكثيراً.

Tahmin edilebilir ki, aynen Kadim'in isteğini yerine getirmişler.
وقد امتثلوا كما هو متوقع لما طلبه منهم ذلك الأتلانتي

Artan sıklıkla onun öldürme isteğini kontrol altına almaya çalışıyordum
بشكل متزايد, كلما حاولت قمعه كلما زادت رغبته في القتل

Max Weber'in potansiyel güç tanımı; Bir kişinin isteğini, diğerleri karşı olmasına rağmen uygulayabilme olasılığı" açısından bu çok fazlaydı.
وهذا كثير جداً فيما يتعلق بفكرة ماكس فيبر للسلطة المحتملة، وهي إمكانية فرض إرادة شخص رغم اعتراض البقية.

3 çayı isteğini yerine getirmek, bir an için dünyanın hala nazik olduğunu görmek, senin için bir rahatlama oluyor.
لذلك إنه تحرير لك لإشباع رغبتك في شئ ما كشاي بعد الظهر حيث يبدو حتى و لو للحظة أن العالم متحضر

İntikam alma isteğini rafa kaldır. Her şeyi öğrenmeye çalış.
لتضع جانبا رغبتك فى الانتقام,ولتجد كل مايمكن عنه

Son kez konuştuğumuzda Serrakin teknolojisine ulaşma isteğini yeniden dile getirmiştin.
عندما تحدثنا آخر مره , رغبتك كانت في الحصول على التقنية المتقدمة لقوم السيراكن

Bu saçma isteğini, kabul edebilirim.
بقدر ما يمكن أن يكون طلبك عبثياُ سوف ألبيه لك

Flik, uzun bir görüşmeden sonra, isteğini onaylamaya karar verdik.
فليك , بعد المداولة قررنا الموافقة علي طلبك

Sahiplenme tutkun uyandı yalnızca. Ve bu da öldürme isteğini uyandırır.
هذا يوقظ شهوة رغبة التملك وهذا يؤدي الى ايقاظ رغبة القتل

Kocasının huzur için ölme isteğini çiğnemeye hiçbir şekilde hakkı yok.
لا يمكن ببساطة تركها تتجاوز رغبة زوجها الموثقة بوضوح بميتة هادئة

Alman halkının mücadele isteğini ve direnme gücü hakkında çok yanılıyorsunuz!
كنت على خطأ جسيم الرغبة في القتال, والتحمل من الشعب الألماني!

Sigara isteğini azaltıyor. Akyuvar sayısını da.
يقلل الرغبة و أيضاً يقلل خلايا الدم البيضاء

On dakikalığına fındık almaya dışarı çıkıyorum, siz bu arada onun yaşama isteğini alıyorsunuz.
غادرت لعشرة دقائق لأحضر بندق مكاديميا ويبدو أنكما سحقتما رغبتها بالحياة

Ne tür bir ezik hız treninden korktuğu için büyübabasının son isteğini yerine getirip onu onurlandıramaz?
أي نوع من الفشله خائف من رولر كوسترز حيث لايمكنه حتى تشريف أمنية جده الأخيره ؟

Eğer iddiası asılsız çıkarsa, o zaman adamın son isteğini yapmaktan zarar çıkmaz.
إذاكانتإدعائهبلا صحة ,إذن.. فلا يوجد مانع من تنفيذ طلبه الأخير

Eğer bu gerçekleşirse, Papa kesinlikle Henry'nin isteğini yerine getirmeyecektir.
يجب أن تفهم في ظل هذه الظروف سيستحيل على البابا أن يحقق للملك رغبته

Bizler tanrının isteğini sorgulayamayız oğlum.
نحن لا نناقش إرادة الله يا بني

Ve ben de onun isteğini bekleyeceğim gerekirse sonsuza dek.
و لذلك أنتظر مشيئة الرب و مر الوقت

Bu yüzden aramızı düzeltme isteğini kabul edebileceğimi sanıyorum.
لذلك أستطيع أن أتقبل شخصكِ برغبتك في جعل الأمور أفضل بيننا

Biz tamamen tek bir nedenden dolayı buradayız, o da tanrıların isteğini yerine getirmek.
نحن جميعا هنا لغرض واحد تكريما لإرادة أسيادنا

Büyük liderimiz Güney Kore'nin isteğini kabul etti.
رئيسنا العظيم وافق على طلب كوريا الجنوبية

Görünüşe bakılırsa oğlunun dönüşü yaşama isteğini canlandırmış.
أرى أن عوة أبنكِ اليكِ استعادت رغبتكِ فى العيش

Kim Un'u sarhoş ederse, diğeri onun isteğini yerine getirecek.
من يستطيع أن يجعل أون يشرب، سوف تُحقق أمنيته.