Böyle bir dergi aldığınızda da (testlere) karşı koymak da zor oluyor değil mi? | TED | وإذا اخترت أيًا من هذه المجلَّات فمن الصعب مقاومة هذه الإعلانات، أليس كذلك؟ |
Onlar genç yaşlı sıradan köylülerden oluşuyordu Yerli Kabilelerin en önemli savaşçıları olan YAQUI'ler bu tüm değişimlere karşı koymak için kararlıydılar. | Open Subtitles | كانوا قرويين بسطاء قسموا ما بين القديم و الجديد و الياكي أقوى القبائل الهندية المحبة للحروب عزمت على مقاومة أي تغيير |
Federal memura karşı koymak bir yıl demektir! | Open Subtitles | مقاومة ضابط اتحادي قد يؤدي لسجنكم لمدة سنة |
Normal bir hayatın cazibesine karşı koymak zordu. | Open Subtitles | من الصعب مقاومة الإغراء لتخطوا إلى حياة عادية |
Kütleçekimine karşı koymak için kütleçekiminin zıddı yönde işleyen bir güç uygulamanız gerekir. | Open Subtitles | ومن أجل أن تقاوم الجاذبية عليك أن تجد طريقة بإستعمال قوة تعمل بالإتجاه المعاكس للجاذبية |
Güdülerine karşı koymak için yapabileceğimiz tek şey bu. | Open Subtitles | أنّها الطريقة الوحيدة التي يمكننا فيها مقاومة اندفاعك |
Eğer ayartmaya karşı koymak daha iyiyse neden teslim olmayı daha kolay buluyoruz? | Open Subtitles | لذا، إذا كان الأفضل هو مقاومة الإغراء فلماذا دائماً نجد أن من الأسهل الإستسلام له؟ |
Evet, tabii. Çünkü büyüye karşı koymak açık bir zihin gerektirir. | Open Subtitles | صحيح، بالطبع، لأن مقاومة السحر يتطلب عقلاً صافياً. |
Bu cazgır kadını kafasından vurma dürtüsüne karşı koymak. | Open Subtitles | مقاومة الإلحاح بإطلاق النار على هذه المرأة الحقيرة |
Gasp, soygun, tutuklamaya karşı koymak ve uyuşturucu madde bulundurmaktan Riker Adası'nda altı ay yattım. | Open Subtitles | حُكم علىّ بستة شهور "فى" جزيرة رايكرز بتهمة الإقتحام , السرقة مقاومة السلطات و حوزة المخدرات |
Şiddete karşı koymak... ona teslim olmaktan çok daha fazla güç alıyor. | Open Subtitles | مقاومة العنف أصعب بكثير من الاستسلام له |
- Tutuklamaya karşı koymak. - Kahretsin! Benim hatam değil! | Open Subtitles | مقاومة الإعتقال تبا هذا ليس خطأى |
- Tutuklamaya karşı koymak. - Kahretsin! Benim hatam değil! | Open Subtitles | مقاومة الإعتقال تبا هذا ليس خطأى |
Görüyorsun ya, karşı koymak imkansız olurdu eğer ki şuran akıyor olmasaydı. | Open Subtitles | يستحيل مقاومة هذا لو لا ما يسيل من أنفك |
-Eğer yalnızsak karşı koymak da anlamsız. | Open Subtitles | إذا كنا لوحدن فلن يكون هنالك مقاومة |
Fakat cinsel ilişkiye karşı koymak niyetindeydim, ta ki şunları diyene kadar; | Open Subtitles | ولكن كان لدي كل التصميم على مقاومة ... اقامة علاقة معها حتى قالت الكلمات |
Tutuklanmaya karşı koymak, hafif suçtur. | Open Subtitles | مخالفة مقاومة الإعتقال هذه جنحه |
Dedi ki, adam karşı koymak istemiş. | Open Subtitles | قالت ذلك الشخص أراد مقاومة الهجوم |
Onun çekimine karşı koymak senin için zor olsa gerek. | Open Subtitles | مؤكد انهُ من الصعبِ عليكَ ان تقاوم قوتها |
Eğer sağlıklı kalırsa bunun anlamı genetik kodları kansere karşı koymak, hareket aktivitelerini arttırmak ya da kan şekerini kontrol etmek için kullanabiliriz. | Open Subtitles | اذا حافظ على صحته, هذا يعني باننا نستطيع تقديم سلسلة جينات تقاوم السرطان |
Karanlık geçmişiyle onların yeni acemisi, onlara karşı koymak için eğittiğim birisi. | Open Subtitles | أليكس) مجندة جديدة ذات ماضي اسود) دربتها بشكل سري لكي تقاوم سيطرتهم |