Söyle evlat, kan kusuyor ve... soğuk algınlığından şikayet ediyor mu? | Open Subtitles | أخبرني أيها الفتى هل كان يتقيأ دماً... ويشكو من شعوره بالبرد؟ |
Bütün gün kusuyor olsaydı, ben de onun yanında durmazdım. İş yeri o zaman? | Open Subtitles | لم أكن لأقف بجواره إن كان يتقيأ طوال اليوم |
Hala kusuyor, kalp krizi geçirdi ve ayağı kaşınıyor. | Open Subtitles | لازال يتقيأ و أصيب بأزمة قلبية و قدم بها حكة |
Eşim kusuyor. Bir sürü bağırış-çağırış oldu. | Open Subtitles | إن زوجتى تتقيأ كان هناك الكثير من الصراخ |
Bir gün şehir dışına çıkıyorum geldiğimde karım kusuyor ve senin kocanla birlikte olduğunu rüyasında görüyor. | Open Subtitles | ثم أعود لأجد زوجتي تتقيأ وتحلم أنها تنام مع زوجكِ |
Bebeğim, sen kıpraştıkça bay Kaplumbağa kusuyor. | Open Subtitles | عزيزتي .. اهتزازك جعل السيد سلحفاة يتقيأ قليلاً |
Hayır. Fil çocuk yine kan kusuyor. | Open Subtitles | لا، بل إنه الولد الفيل يتقيأ الدم مجدداً |
Tüm gezegen devasa bir ejderhanın karnında yaşıyor sonra ejdarha kusuyor ve sanki- | Open Subtitles | الكوكب كله يعيش في معدة تنين ضخم ثم يتقيأ التنين كل شيء |
Yemeğini kusuyor. Sıvı hale getiriyor. | Open Subtitles | فهو يتقيأ على طعامه فيتحول إلى سائل |
Yalpalıyor ve evin her yerine kusuyor. | Open Subtitles | يترنح و يتقيأ في كل أنحاء المنزل |
Kan kusuyor, ağızdan alamıyor, NG tüpü, mide lavajı. | Open Subtitles | يتقيأ دما، NPO، أنبوب أنفي معدي، غسل المعدة. |
Binicim bulimya hastası. Tartıldıktan sonra kusuyor. | Open Subtitles | فارسي مصاب بالشره يتقيأ بعد تناول طعامه |
Hastaydı. kusuyor ve çeşitli yerlerinden sızdırıyordu... | Open Subtitles | لقد كانت , تتقيأ ..وترشح من أماكن مختلفة و |
35 yaşında kadın, çok miktarda kan kusuyor. | Open Subtitles | إمرأة بالخامسة و الثلاثين تتقيأ كمية كبيرة من الدماء |
Boynuna bak. Lütfen. kusuyor. | Open Subtitles | أرجوكم، إنها تتقيأ هلا أعطيتموها الحقنة؟ |
Ne zaman mama versek kusuyor, öksürüyor ve rengi maviye dönüyor. | Open Subtitles | كلّما أطعمناه فانه يتقيّأ او يسعل ويزرقّ لونه |
Şunu beğendim yalnız, kusuyor mu, ağlıyor mu? | Open Subtitles | أعجبتنيّ هذه, أهيّ تتقيء أم تبكي؟ |
Ama artık zehirli artıklarını havaya kusuyor. | Open Subtitles | الذي يقذف الآن كتلاً نارية كبيرة في الهواء |
Çocuklar otobüste kusuyor, biri başlayınca hepsi devam ediyor. | Open Subtitles | الأطفال يتقيئون في الحافلات وما أن يبدأ أحدهم، يلحقه الباقون |
Diğer tarafta millet kusuyor. | Open Subtitles | خَمنوا من رأى شخصًا تقيأ في حجيرة الهاتف. |
Üstüne bir canavar kusuyor ve bana elleme mi diyorsun? | Open Subtitles | أحصلى على تقيؤ من قـِبل وحش وإخبريني بماذا تشعري؟ |
Çiş yaparken sanki penisi güneş ışığı kusuyor. | Open Subtitles | على نهاية فضيبه لذا عندما يتبول يبدو و كأنه يتقيء أشعة الشمس |
"Başkan kusuyor" | Open Subtitles | "الرئيس ينفجر بالقيء" |
Eww! Stan ile konuşamazsın Wendy. Bunu yaptığında kusuyor. | Open Subtitles | -ما تقدرين تكلمينه ويندي هو دايم يستفرغ لا كلمتيه |
Şimdi King'in adını duyunca bile kusuyor. | Open Subtitles | والآن دعنا نقل كلمة الملك وهو يبصق عليه |
Diyorsunuz ki kız ele geçirilmiş yatağın üzerinde duruyor, kafa üstü dönüyor, duvardan kusuyor bu gibi şeyler mi? | Open Subtitles | أي أن جسدها كان يحلق فوق الفراش ورأسها يدور، وتتقيأ على الجدار وما إلى ذلك؟ |
Getirip götürdüğüm insanlardan bazıları arabama kusuyor. | Open Subtitles | أحياناً الناس في الطريق يتقيأون في سيارتي حقاً؟ |