Ancak Naseri kiminle konuştuysa 1176 Hill Road'da gözüküyor. | Open Subtitles | ولكن ايا من كان اتصل به (نصيري) كان في 1176 طريق (هيل) |
Naseri'yi tercüman olarak tuttular ve hiçbirimiz kim olduğunu bilmiyorduk. | Open Subtitles | عينوا (نصيري) كمترجم قبل معرفة أي منا لحقيقته |
Naseri ekibi en yüksek istihbarat kaynağımıza ulaşmak için kullandı. | Open Subtitles | وأستغلهم (نصيري) للوصول لاكبر مصدر لمعلوماتهم |
Bu da Naseri'nin evin yakınlarından birini aradığını gösteriyor. | Open Subtitles | من الممكن ان يتصل (نصيري) بشخص اَخر بالقرب من المنزل |
Sanırım Naseri bir çeşit kamera ile kadını izliyor. | Open Subtitles | وأعتقد أن (نصيري) يراقبها بكاميرا إلكترونية ما |
Keith Jadalla'yı sorgulamamı istedi, Naseri hakkında bilgisi var mı öğrenmek istiyor. | Open Subtitles | طلب مني (كيث) أن استجوب (جاد الله) وأرى إن كنت سأجد دليلا ضد (نصيري) |
Naseri neden Jadalla'dan kimliğini saklasın ki? | Open Subtitles | لماذا يخفي (نصيري) ما سفعله (جاد الله) في الظلام ؟ |
Tüm ajanlara bildirin Naseri ve Jadalla Bin-Khalid kaçak durumda Senatör Donovan ellerinde ve yerleri bilinmiyor. | Open Subtitles | عدلوا إنذار لجميع الوكالات (نصيري) و (جاد الله بن خالد) طليقان ويحتجزان السيناتور (دونافان) رهينة |
Naseri neden Jadalla'dan kendini saklasın ki? | Open Subtitles | لماذا يقوم (نصيري) بإبقاء جاد الله) في الظلام؟ |
Eğer gidersem, Jadalla veya Naseri'yi yakalayamayız. | Open Subtitles | (إذا غادرت لن نمسك بـ(جاد الله (أو (نصيري |
Naseri adamlarından biriyle Arapça konuşuyordu. | Open Subtitles | تحدّث (نصيري) إلى أحد رجاله باللغة العربية |
Sizi serbest bıraktırmak için buraya geldi, Naseri'yi dışarı çıkartacaktı ve bende onu öldürecektim. | Open Subtitles | كانت ستقنعهم بإطلاق سراحك واستدراج (نصيري) بعد ذلك لاستطيع القضاء عليه |
Ancak Simms'in elinde Asim Naseri ile igili büyük çapta dosya mevcut. | Open Subtitles | ولكنّ (سيمز) جمع ملفاً كبيراً عن (نصيري) |
Dosyalar sadece Simms'in bilgisayarında var, ve içinde bizi Naseri ve Rebecca'ya götürecek bir şey olabilir. | Open Subtitles | "الملفات موجودة فقط على حاسوب (سيمز)" وربّما هناك شيء فيها وسيقودنا إلى (نصيري) و(ريبيكا) |
Simms'in adamları Naseri ile iletişim için bir numara listesi yapmışlar. | Open Subtitles | جماعة (سيمز) جمعت قائمة جهات اتصال لـ(نصيري) |
Tamam, Andy, Naseri'nin yerini bulmak için izleme yapma şansın var mı? | Open Subtitles | حسناً (أندي)، أمِن طريقةٍ لتعقّبها وإيجاد موقع (نصيري)؟ |
Naseri bunu bilmiyor. Az önce geçen yıldan alınma bir telefon konuşması gördüm "Amerikalılar kızımı öldürdü." diyordu. | Open Subtitles | (نصيري) لا يعرف ذلك رأيت للتو مكالمةً تم اعتراضها قبل عام |
Andy Naseri için bulduğun numara, takip edemediğimizi biliyorum ama o numarayla iletişime geçme şansın var mı? | Open Subtitles | (أندي) هذا الرقم الذي وجدته لـ(نصيري) أعرف أنّنا لا نستطيع تعقّب موقعه ولكن أمِن طريقةٍ للتواصل معه؟ |
Tamam, eğer güvenli eve gidip kıza ulabilirsek, Naseri'ye kızının hala yaşadığını kanıtlarız, böylece pazarlık yapabiliriz. | Open Subtitles | حسناً، لو استطعنا إحضار الفتاة من المنزل الآمن وأثبتنا لـ(نصيري) أنّ ابنته ما تزال حية ربما أستطيع التفاوض |
Carter Naseri'nin kızını buldu, ama silahlı dört kişi tarafından evin etrafı sarılmış durumda. | Open Subtitles | عثر (كارتر) على ابنة (نصيري) لكن هناك 4 مسلحين يحيطون بالمنزل |