Uçurumun tam kenarında duruyorlar. Tek yapmamız gereken onları aşağı itmek. | Open Subtitles | إنهم يقفون على حافة الخسارة كل ما يجب علينا أن ندفعهم |
Uçurumun tam kenarında duruyorlar. Tek yapmamız gereken onları aşağı itmek. | Open Subtitles | إنهم يقفون على حافة الخسارة كل ما يجب علينا أن ندفعهم |
Ve sanırım mutluluğun ne olduğu hakkında çok şey öğrendim inanılmaz bi kederin içinden geçerek, uçurumun tam kenarında durup aşağı atlamak isterken tam da. | TED | وقد تعلمت ماذا تعني السعادة جراءه عن طريق المضي قدما في هذا الحزن البليغ فلطالما وقفت على حافة الجرف وكنت أنوي القفز |
Bu gezegen yıldızına ait yeşil kuşağın tam kenarında bulunmaktadır. | Open Subtitles | كما أنه بالضبط على حافة منطقة نَجمِه الصالحة للحياة |
Ve sağda gördüğünüz hücre ne zaman güneye doğru bir sınır varsa, ister masanın tam kenarında olsun, ister birbirinin arasında az boşluk bulunan iki masa olsun, yine de ateşlenir. | TED | والخلية على اليمين هناك تطلق كلما وجد حد في الجنوب، سواء كان المنخفض على حافة الطاولة أو جدارا أو حتى الفجوة بين الطاولتين المفروقتين عن بعضهما. |
Uçağın tam kenarında durduğum o anı hissediyorum, ''Bunu yapmamalısın'' hissi ama yine de yapıyorum çünkü zorunda olduğumu görüyorum. | TED | فالأمر يشبه نفس اللحظة التي كنت فيها على حافة الطائرة. وأخبر نفسي بعدم القيام بذلك. وأقوم به على كل حال، لأنني علمت أنه ضروري. |
Ve ben orada dikilmiştim gölün tam kenarında, ve Everest Dağı'na doğru baktım, -- ve dünyadaki en güzel dağ dedim kendi kendime -- hadi bunu yavaşça yapalım. | TED | ووقفت هناك على حافة البحيرة ونظرت إلى جبل آيفرست-- وهو أحد أجمل الجبال على الأرض -- وقلت لنفسي، لأفعلها بهدوء هذه المرة |
Daha önce ceset görmemiş olan Himmler merakının da etkisiyle, mezarın tam kenarında dikilmeye başladı. | Open Subtitles | و (هملر) الذى لم يكن قد سبق ... له رؤية جثث بشرية من قبل وقف وقد تملكه الفضول... على حافة المقبرة المفتوحة |