O'na ve yandaşlarına yaptığımız onca baskıya rağmen Muhammed dinini yayıyor. | Open Subtitles | محمد يُواصلُ الدعوة بالرغم مِنْ كُل ما نقوم به ضده وضد أتباعه |
Böylece yandaşlarına şerefli gelenekleri uygulatmayı ikna etti; | Open Subtitles | و لذلك فقد حث أتباعه على توقير التقاليد |
Konsey üyesi Matheus ile yandaşlarına koz verdi bu. | Open Subtitles | هذا أعطى المسشار ماتيوس و أتباعه النفوذ |
Hitler bu fantezilerle yandaşlarına ilham veriyordu. | Open Subtitles | يستعمل (هتلر) خياله الجامح ليلهم أتباعه. |
Yazarın dediklerine göre, Bay Huggins'in emrinde 10.000 kadar silah varmış ve isyan çıkarsa diye yandaşlarına ev yapımı araba bombası yapmayı öğretiyormuş. | Open Subtitles | يدّعي المُؤلف أنّ لدى السيّد (هاغينز) أكثر من 10 آلاف سلاح ناري، ويُعلّم أتباعه طريقة بناء سيّارات مُفخخة في حالة التمرّد الداخلي. |