ويكيبيديا

    "البعيد" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • uzak
        
    • uzun
        
    • uzaktan
        
    • uzaktaki
        
    • Uzaklara
        
    • Far
        
    • uzakta
        
    • mesafeli
        
    • vadeli
        
    • uzağa
        
    • İlerideki
        
    • Derin
        
    Ve burada en uzak köşeye gelen Çin'i sonunda göreceğiz. TED ثم بعد ذلك سنرى الصين تظهر في هذا الركن البعيد.
    1840'ta tam bir hayal kırıklığı olmalıydı, bu uzak, devasa gezegenin yer çekimsel etkileri görülüyor ancak henüz ne olduğu bilinmiyordu. TED إنه من المحبط حقًا العودة إلى 1840 لنرى تأثيرات جاذبية هذا الكوكب البعيد العملاق بينما حتى الآن لا نعرف له طريقًا.
    Kara kartallar, fillerin uzak akrabası olan tek bir hayvanı avlarlar. Open Subtitles على نحو رائع يطارد الآن فقط فريسة ، القريب البعيد للفيل
    Sonunda şirket, uzun dönem yeniden yapılanma hakkında açık bir biçimde konuşmaya hazırdı. TED شركة المرافق كانت مستعدة أخيرًا للتحدث بثقة حول إعادة التطوير على المدى البعيد.
    Kısa vadede büyüyorsun, sonra uzun vadede bekli daha çok büyüyorsun. TED أنت ترتفع في المدى القصير، ثم ترتفع أكثر على المدى البعيد.
    uzaktan kumandayı pille aşmaya çalışacağız. Open Subtitles نحن سَيكونُ عِنْدَنا للمُحَاوَلَة للتَجَاوُز التيار البعيد بالبطاريةِ.
    Bu uzak gelecekten on milyon yıllarca evvel Dünya'da hala hayat olursa insanların yıldızlar arasında yeni yuvalarını bulduklarını düşünmeyi seviyorum. Open Subtitles أحب أن أعتقد أن قبل ذلك المستقبل البعيد بعشرات الملايين من السنين إن كانت هناك حياة ما زالت تولد على الأرض
    uzak gelecekte etkileşime girmek isteyeceğiniz teknolojiler yaratmaya çalışıyoruz. TED نحن نحاول خلق تكنولوجيا قد تودّ التفاعل معها في المستقبل البعيد.
    Sonuç olarak tüm bu fikirlerden yola çıkarak çok uzak bir gelecek için çarpıcı bir çıkarım yapacağım. TED سوف الخص مع التضمين المدهش لكل هذه الافكار للمستقبل البعيد جداً
    Çok uzak olmayan bir gelecekte, insan gözünün hassaslığında ve esnekliğinde yapılan makineler kendi evriminin bile ötesine geçmesini sağlayabilir. TED وفي المستقبل غير البعيد جدًا، آلات مبنية بدقة ومرونة للعين البشرية قد تتيح لنا تجاوز تطورها الخاص حتى.
    Eninde sonunda, neredeyse belirsiz uzak bir gelecekte evren soğuk ve karanlık bir yer olarak terk edilebilir. TED وفي النهاية، في المستقبل البعيد لحدٍّ لا يكاد يُتصوَّر، قد يؤول الكون إلى مكان بارد ومظلم،
    uzak ve yakın gelecek hakkında karar verirken yaşadığımız bir sıkıntı, yakın geleceği uzağa göre çok daha canlı hayal edebiliriz. TED أحد المشاكل التي تصاحب أخذ قرارات حول المستقبل البعيد والمستقبل القريب هو أننا نتخيل المستقبل القريب أكثر جلاءً من المستقبل البعيد.
    Fakat bütün yolları düşüneceğinizi gerçekten umarım ki siz gıda sistemi gibi şeylerde uzun dönem bakabilirsiniz ve değişiklik yapabilirsiniz. TED ولكني أأمل انكم جميعا سوف تفكرون بعد اليوم في الحلول ذات الامد البعيد فيما يتعلق بنظامنا الغذائي وسوف تصنعون الفرق
    - Biliyorum zor, fakat bu uzun vadede senin iyiliğin için. Open Subtitles أعرف أن هذا صعب , ولكن.. إنه لمصلحتك على المدى البعيد.
    Hemen onlara teslim olmazsanız tüm gelişmiş uzun menzilli torpidolarımıza ateşleyeceğim. Open Subtitles إذا لم تستسلم لهم فورا سأطلق كافة الطوربيدات ذات المدى البعيد
    Hemen onlara teslim olmazsanız tüm gelişmiş uzun menzilli torpidolarımıza ateşleyeceğim. Open Subtitles إذا لم تستسلم لهم فورا سأطلق كافة الطوربيدات ذات المدى البعيد
    Gördüğüm kadarıyla, gerçek anlamda değişiklikler yapabilmek için, uzun bir oyun oynuyorum. Open Subtitles كما أرى فانني ألعب على المدى البعيد من أجل تغيير حقيقي هنا
    Beyin Sarsıntısı Mirası Vakfımız işleri kolaylaştırmak için burada, bu uzun oyun, fakat kısa oyun ise hey, bunu önleyebiliriz. TED ولكن هدف مؤسسة علاج ارتجاج الدماغ ليس فقط تسهيل هذا العمل ذلك الهدف البعيد على الهدف القريب هو محاولة منع هذا.
    uzaktan bakınca, burası soğuk, nemli bir bataklık gibidir. Open Subtitles من البعيد يبدو هذا المكان كمستنقع رطب بارد
    Uzaklıklar göz önüne alınırsa o kadar uzaktaki bir objenin uzaydaki bir noktaya gelebilmesi için gerekli olan enerjiyi bulabilmesi imkansızdır. Open Subtitles احتاجت لمسافات للسفر من الفضاء البعيد احتياجات الطاقة تتجاوز الحكمة التقليدية
    Uzaklara At Süren, uzun Saçlı ile konuşmalıyım. Open Subtitles الراكب البعيد ، يَجِبُ أَنْ أَتكلّمَ مع صاحب الشَعرِ الطويلِ.
    Far Side'a gitmem gerek. Open Subtitles يجب ان اذهب الى الجانب البعيد.
    Buradan epey uzakta olan kasaba gidip, at eti aldım. Open Subtitles فانطلقت نحو الجزار ...البعيد المسافة من هنا وابتعت لحم الخيل
    Cep telefonları popüler olmadan önce uzun mesafeli arama kartları çalardım. Open Subtitles قمت بعملية سرقة بطاقات المدى البعيد قبل أن تنتشر الجوالات
    Ayrıca uzun vadeli arazi kira sözleşmeleri güvence altına alındı. TED وتوسيع قاعدة الضمانات لتغطي إيجارات الأرض على المدى البعيد.
    Biz çok çok daha ilerideki gelecekten geliyoruz. Open Subtitles نحن من المستقبل البعيد البعيد البعيد البعيد
    Derin uzay sondası Churchill'in başına gerçekten de kötülük getirmiş olabilir. Open Subtitles هو قَد في الحقيقة يكون نجما شريرا للتحقيق الفضائي البعيد لتشرشل.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد