ويكيبيديا

    "müsaade" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • أسمح
        
    • السماح
        
    • سمحت
        
    • يسمح
        
    • تسمح
        
    • أدع
        
    • أدعك
        
    • نسمح
        
    • اسمح
        
    • تدع
        
    • تدعني
        
    • ندع
        
    • تسمحي
        
    • سمح
        
    • يسمحوا
        
    24 saat burada kalmana müsaade ediyorum, sense ortalığı dağıtıyorsun. Open Subtitles أسمح لك بالبقاء هنا خلال أربع وعشرون ساعة ،فتُحطم المكان
    "...ama nihayet 1959 yılında..." "...ihtiyar adamın Kaya'dan ayrılmasına müsaade edildi." Open Subtitles لكن في عام 1959 تم السماح للرجل العجوز أخيرا بمغادرة الصخرة
    Gitmeden evvel size öğle yemeği ikram etmeme müsaade edin. Open Subtitles هلا سمحت لي بأن أعرض عليكَ تناول الغداء قبل مُغادرتك؟
    Çünkü Afrika'da olan bitene seyirci kalamayız, ve dürüst olmak gerekirse, tüm olanların başka bir yerde olmasına asla müsaade edilmezdi. TED لأنه لامجال بالنظر لما يحدث في أفريقيا، وإذا كنا صادقين، نخلص الي انه لن يسمح مطلقاً بحدوث ذلك في مكان آخر.
    - Bana burada müziği öğretmek için müsaade edilmeyeceği söylendi. Open Subtitles لقد اُخبرت سيدي انك لن تسمح لي بتعليم الموسيقى هنا
    Kendi çatım altında böyle bir şey yaşanmasına müsaade edemem. Open Subtitles لا أستطيع أن أدع هذا الشيء يحدث تحت سقف بيتي
    Sana söyleyeyim senin kan kaybından ölmene müsaade etmeyeceğim. Open Subtitles فقط حتى تعلم ، لن أدعك تنزف ، حتى الموت ، لا يا سيدي لأنني عندما أقوم بتقطيعك سأقوم بكيّك
    Buna rağmen yaşanan talihsiz olayların bizi geri götürmesine müsaade etmeyeceğiz. Open Subtitles نحن لن نسمح مع ذلك لمصيبة كتلك أن تدفع بنا للخلف
    Ben arabamda kızımın bir şeyler yemesine bile müsaade etmezdim. Open Subtitles أنا حتى لا أسمح لإبنتي أن تأكل في هذه السيارة
    Hiç kimsenin ve hiçbir şeyin Ziyaretçilere zarar vermesine müsaade etmeyeceğim, nokta. Open Subtitles لن أسمح لأيّ شيء أو أيّ أحدٍ آخر أن يؤذي الزائرين، نقطة
    Buna müsaade edemem. Onlar da büyüyünce herkese yalan söyleyecek. Open Subtitles لا يسعني أن أسمح بحدوث هذا، ليكبروا ويكذبون على الجميع
    Bir çocuk, büyükannesinin alnına kurşun dayandığını görmüş, çünkü asilerin onu, çocuk asker olarak almalarına müsaade etmemiş. TED أحد الأطفال رأى رصاصة موضوعة في رأس جدته، لأنها رفضت السماح للمتمردين بأخذه ليكون جندياً.
    Değerli yağmur ormanlarımızın yanmasına müsaade edemeyiz. TED تعرفين، لا يمكننا السماح بحرق الغابات المطيرة الثمينة.
    Arabaya yakın sahip olduğum tek şeyi.. Bay Swanson'ın almasına müsaade etmeni anlayamıyorum. Open Subtitles أنا لا أصدق أنك سمحت للسيد سوانسون مصادرة أقرب شيء يشبه سيارة لي
    Ben de müsaade ediyorum, çünkü sen bu kuruluşun arkasındaki beyinsin. Open Subtitles وانا سمحت لكِ بذلك لانك أنتِ العقل وراء كل هذه العملية
    ...serbestçe dolaşmaya müsaade eden yasa tasarısını... "...bir kez daha vetoya karar verdi." Open Subtitles مشروع القانون الذي من شأنه أن يسمح بأكثر من مليونين ونصف من المهاجرين
    Tanrı onun başına böyle bir şey gelmesine nasıl müsaade eder anlamıyorum. Open Subtitles أنا لا أفهم وحسب لمَ الرب يسمح لشيء مثل ذلك بالحدوث له
    Geçen hafta Pete senin sandviçini yürütmeye çalıştığı zaman müsaade etmediğini hatırlıyorum. Open Subtitles عندما حاول بيت أن يأخذ اللحم من شطيرتك وأنت لم تسمح له
    O ihtiyar dağ gelinciğinin gelinimi seçmesine neden müsaade edeyim? Open Subtitles لِمَ يجدرُ بي أن أدع مسناً يختار عروسي بدلاً مني؟
    Rahatça intihar edesin diye mi? Hayır, müsaade etmem. Open Subtitles حتى تقتل نفسك دون أن يشعر أحد لن أدعك تفعل ذلك
    Bunu kimsenin elimizden almasına müsaade etmemeliyiz. TED يجب أن لا نسمح لأحد أن يأخذنا بعيدًا عن هذا..
    Kutladığımız günün önemi adına onlara teşekkür etmeme müsaade edin. Open Subtitles اعطاء يوما ونحن نحتفل اسمح لي أن أشكرهم على خدمتهم.
    Ve şu anda burada oluşan sinerjiyi, hiçbir şeyin bozmasına müsaade etmeyin. Open Subtitles لا تدع أي حافز خارجي يكسر هذه البيئة المغلقة التي تشكلت بيننا
    Çünkü her seferinde doğru olanı yapmama müsaade etmişsindir. Bunu yarın yayına sokabilirim. Open Subtitles لأنّكَ دوماً تدعني أفعل ما يجب فعله، يمكنني عرض هذا على الإنترنت غداً
    Baş savcının, eski defterleri karıştırmasına müsaade edemeyiz. Open Subtitles لا يمكننا أن ندع الشئون الداخلية تنقب فى الهياكل العظمية ملحوظة : يقصد تبحث خلفهم
    Senin benim buraya gelmeme müsaade vermemen ona acı veriyordu. Open Subtitles الحقيقه أَنكِ عندما لم تسمحي لي بالمجيئ هنا .. جعله هذا يعاني.
    Onlar ısınırlarken, odun getirmek için müsaade istedi. Open Subtitles بينما شرعن بتسخين الموقد سمح لنفسه باحضار الحطب
    Fakat sosyal hizmetlere gittiğimde bu centilmen için başvuru yapmama müsaade etmediler. TED لكن عندما وصلت إلى مكتب الشؤون الاجتماعية، لم يسمحوا لي بتقديم طلب لهذا السيد النبيل.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد