"بنفس" - Translation from Arabic to Turkish

    • aynı
        
    • gibi
        
    • kadar
        
    • aynısını
        
    • Tıpkı
        
    • ben
        
    • senin
        
    • kendi
        
    • o
        
    • aynen
        
    • benzer
        
    • onun
        
    • eşit
        
    • az
        
    Üstteki grafik, maaşın büyüklüğe göre fonksiyonu, ve aynı şekilde çizilmiş. TED التمثيل البياني أعلاه يستدخم للدلالة على الحجم وتم تنقيطها بنفس الطريقة
    Fakat buradaki nokta, filtreler her zaman aynı şeyleri içeride tutarlar. TED لكن الأمر حول هذه المصفاة هو أنها دومًا تحتفظُ بنفس الأشياء.
    ben bir robot değilim; Her zaman her şeyi aynı yoldan yapmam. TED انا لست إنسان آلي, لا أفعل الأشياء بنفس الطريقة في كل مرة.
    Tıpkı ağaçların hareket ettiğini gördüğümde, ağaçların hışırtı sesi çıkardığını hayal etmem gibi. TED بنفس الطريقة عندما أرى شجرة تتحرك، عندها أتخيل أن الشجرة تصدر صوت الحفيف.
    o tuvalete dönecek olursak, özelliği olan bir tuvalet değildi, Dünya Tuvalet Örgütü'ne (DTÖ) ait bu tuvalet kadar iyi görünmüyordu. TED و للعودة للحديث عن ذلك الحمام فهو لم يكن مرحاض فاخر لم يكن بنفس مقدار جمال إحدى مراحيض المنظمة العالمية للمراحيض.
    Ve hastalarım da araba değildir; belirtilerini her zaman aynı yoldan aktarmazlar. TED مرضاي ليسو سيارات; لا يقولون نفس الاعراض بنفس الطريقة في كل مرة.
    Size iki devasa sergiyi anlattım ama inanıyorum ki; koleksiyonlar veya tek başına objeler bile aynı etkiyi yaratabilir. TED لقد تحدثت لكم عن معرضين من المعارض المؤثرة جداً لكنني أعتقد أن المقتنيات و الأفراد يمكنهم القيام بنفس التأثير
    Herkes bütün semptomları göstermez ya da aynı boyutta ve yoğunlukta deneyimlemez. TED لا يعاني الجميع من هذه الأعراض، أو مرت عليه بنفس القدر والكثافة.
    Bunun yerine, alternatifler aşağı yukarı aynı değerde, değerleri aşağı yukarı aynı düzeyde ama aynı zamanda da farklı çeşitlerde değere sahip. TED بدلًا عن ذلك، فإن البدائل هي بنفس حارة القيم، بنفس رابطة القيم، بينما تكون في ذات الوقت مختلفة جدًا في نوع القيمة.
    Mozart mitinin diğer bir şekli de Mozart dinlemenin sadece zekaya değil, aynı zamanda sağlığa da faydalı olduğudur. TED فهناك شيء ضئيل من الحقيقة في فكرة إبداع العسراويين، ولكن ليس كثيراً. هناك خرافة بنفس السياق ربما سمعتم بها
    Ama her acı yiyeceğin aynı oranda acı olmadığını fark etmiş olabilirsiniz. TED ولكنك قد تكون لاحظت أنه ليست كل الأطعمة الحارة حارة بنفس الطريقة.
    Birçok bitkiye bakmamızın bir diğer sebebi, en azından başında, şunu bulmak istedim: aynı şeyi mi yapmak istiyorlar? TED والسبب الآخر للنظر إلى عدد من النباتات، على الأقل بشكل ابتدائي لأنني أردت معرفة هل تقوم هي بنفس الشيء؟
    Taş, her yöne aynı hızda ilerleyen dalgaların oluşmasına sebep oluyor. TED يسبّب الحجر أمواجًا تنتقل في الماء، بنفس السّرعة في كل الاتجاهات.
    Ama sindirim kanalın tüm karbonhidratlara aynı şekilde cevap vermez. TED لكن جهازك الهضمي لا يتعامل مع كل الكربوهيدرات بنفس الطريقة
    Ama bu kadar basit olsaydı hepimiz her şeyi aynı şekilde görürdük. TED لكن لو كان الأمر بتلك البساطة، لكنا رأينا الأشياء كلها بنفس الطريقة.
    Burada kişiler, ellerinin sanal gerçeklikteki versiyonlarını görüyorlar, elleri kalpleriyle aynı tempoda ya da farklı tempoda kırmızı olarak yanıp sönüyor. TED وهنا، يرى الناس نسخة افتراضية مصورة لأيديهم ، التى تومض بالأحمر و تنطفئ، إما بنفس وقت نبضات القلب أو بوقتٍ آخر.
    Onlar da üçgendeki simetrilerle ya da deniz yıldızındaki simetrilerle aynı olacaktı. TED و سيقوم بنفس الشيء بالنسبة لتماثلات المثلث، أو تماثلات نجم البحر السداسي.
    Niceliksel ve niteliksel olarak, aynı şeyde denendiklerinde, insanların davrandığı şekilde davranmayı seçiyorlar. TED بشكل نوعي واحصائي، اختاروا تماما بنفس الطريقة كما الأشخاص، الذين خضعوا لنفس التجربة.
    Tıpkı ilk kez olduğu gibi geldi, doğrudan eldivene kondu, yemeğini aradı. Open Subtitles وقد جاءت لي بنفس جودة المرة الأولى, مباشرةً إلى القفاز,وأنتزعت قطعة اللحم.
    Jim ve Shirley hayatını güzel bir biçimde noktaladılar ve hikayelerini sizinle paylaşarak, aynısını yapma şansımızı arttıracağını umuyorum. TED جيم وشيرلي كانت لهما نهاية جيدة للحياة، وعن طريق مشاركة قصتهما معكم، آمل في زيادة فرصنا للقيام بنفس الشيء.
    senin aynı şekilde hissetmemen benim için biraz şaşırtıcı oldu. Open Subtitles أنا مفاجئ إلى حدّ ما أنت لا تحسّى بنفس الشعور
    bu bilgi terimleri içerisinde kendi biyolojimizi anlıyoruz ve bu bir anahtar noktadır. TED إن مفتاح الثورة هنا هي أن نفهم البيولوجيا الخاصة بنا بنفس شروط المعلوماتية.
    aynen öyle, sanki o bunları yaparken biz sadece oturup alkışlamışız gibi. Open Subtitles بالضبط , وكأنه علينا أن نحييها لأنها تستطيع المشي والكلام بنفس الوقت
    Bu iki çocuk arasındaki büyük farklılıklara rağmen, melodi kafalarında benzer duyguları çağrıştıracaktır. TED وعلى الرغم من الاختلافات الكبيرة بين هذين الطفلين سيلامس اللحن كليهما بنفس الطريقة.
    Çünkü böyle yaparak onun gücünü alıyorum ve kırılganlığımın teşhiri de bazı durumlarda diğer erkeklere aynısını yapma yolunu açabilir. TED لأن القيام بذلك أسلبُ بعيدا قوتها، ويظهرُ ضعفي ويمكن في بعض الحالات أن يعطي الرجال الآخرين الإذن بالقيام بنفس الشيء.
    Ve kesinlikle her bir harf eşit sıklıkta gelir. TED من الواضح ان كل من تلك الحروف يظهر بنفس التكرار
    Üstlerine basacak olursan, en az canlısı kadar fena sokarlar. Open Subtitles لو دعست على احدها فإنها تلدغ بنفس قوة النحلة الحية

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more