"تجلب" - Translation from Arabic to Turkish

    • getirir
        
    • getiriyor
        
    • getirmek
        
    • getirebilir
        
    • getiriyorsun
        
    • getirmedin
        
    • getirme
        
    • getirdin
        
    • getirmeni
        
    • getirdi
        
    • getir
        
    • getirmen
        
    • getirmesini
        
    • getirsin
        
    • getirmesi
        
    15 yaşındaki bir çocuğa hangi hasta kadın bunları getirir? Open Subtitles أية امرأة مريضة تجلب هذا لطفل في الـ15 من العمر؟
    Umarım sana da şans getirir. Ne karar verirsen artık. Open Subtitles آمل أن تجلب لك الحظّ أنت أيضًا أيًّا يكُن قرارك
    Bu ırmağın donmasını önleyen yer altı güçleri başkalarına büyük konfor getiriyor. Open Subtitles القوى الدفينة ذاتها التي تمنع النهر من التجمد تجلب رخاءً سخياً لآخرين.
    ...ve bağışçılar... ...barışı getirmek için... ...binalar, okullar ve yollar ile bunu destekliyor. TED والدول المانحة يتوجب عليها ان تجلب الامن والاستقرار لذلك البلد عن طريق بناء المدارس .. والطرقات
    Çiftlik bize gelir getirebilir, ve birinin orayla ilgilenmesi gerekiyor. Open Subtitles المزرعة تجلب لنا الأكثر و لا نجد من يهتم بها
    Şimdi de kuklayı yanında okula mı getiriyorsun? Open Subtitles حسناً، الأن تجلب الدمية إلى المدرسة معك ؟
    Eğer başımızın dertte olduğunu düşündüysen, neden polisleri buraya getirmedin? Open Subtitles إذا كنت تعتقد أننا في ورطة، لماذا لم تجلب الشرطة؟
    Bütün gün burada oturtacaksan bir daha beni iş yerine getirme. Open Subtitles لا تجلب إلي أعمال اذا كنت ستتركني جالسة هنا طول اليوم
    Bütün orduyu Sherwood'a getirdin mi? Open Subtitles هل أنت كان لزاما عليك أن تجلب الجيش الكامل؟
    Bu durumda, noktalı virgül, birbiri ile ilişkili cümleleri bağlayarak yazıya akıcılık ve çeşitlilik getirir. TED في تلك الحالة، تجلب الفواصل المنقوطة الإنسيابية والتنوع للكتابة بواسطة ربط الجمل المترابطة مع بعضها.
    Her yeni teknoloji korkuyu da kendiyle birlikte getirir. TED حسناً، كل تقنية جديدة تجلب معها شيئاً من الريبة.
    Anlayamazsın, özgülük mü veya değer verdiğin her şeyi tüken... bir ölüm mü getirir bu alevler. Open Subtitles ولا تعرفين إذا كانت النار تجلب الحرية أم الموت.
    Yemeklerden şikayet eder, o da ev yapımı yemekler getirir. Open Subtitles يعترض على الغذاء وهي تجلب وجبات طعام مطبوخة منزلياً
    Üç hafta boyunca her gün onlarca kez yemek getiriyor. Open Subtitles في كل يوم حتى ثلاثة أسابيع تجلب له عشرات الوجبات
    Eve ekmek getirmek, eve bebek getirmek ve evde orgazm olabilmek. Open Subtitles تجلب الحاجيات إلى المنزل، تجلب الطفل، تجلب لذة الجماع
    Kız kardeşim ödevlerimi eve getirebilir mi? Open Subtitles لذا أنا أتسائل إن كان ممكنا ان تجلب لى شقيقتى من فصلى اى واجبات مدرسية قد احتاجها
    Neden her geldiğinde kimyasal şekerlerle doldurulmuş şeyler getiriyorsun? Ne, ne zaman? Open Subtitles سكيتر هل عليك أن تجلب سكّريات معالجة كيميائياً كلما تسنّى لك زيارتي ؟
    Bunu bildiğin halde yanında başka bir güç kaynağı getirmedin mi? Open Subtitles أنتَ تعرف حول هذا ولم تجلب نوعاً من إمدادات الطاقة الزائدة؟
    O pisliği buraya getirme. Bundan daha iyisini yapabilirsin. Open Subtitles لا تجلب هذه القذارة هنا يجب أن تعرف أفضل من ذلك
    Bundan bu kadar şüphe ediyorsan Ajan Doggett, neden silah getirdin? Open Subtitles تشكّ في الذي كثيرا، الوكيل دوجيت، لماذا تجلب بندقية؟
    Senden bir şey getirmeni istedik, bir şey bırakmanı değil. Open Subtitles أردناك أن تجلب شيء من عنده لا أن تترك شيء
    Sevgi dolu, destekleyici karın sana yemek getirdi. Open Subtitles إنها حبيبتك ، مساندتك زوجتك تجلب لك الغداء
    Niye o zaman Buddy Ackerman'ın kahve getir götür işleriyle meşgulsün? Open Subtitles إذا , أخبرني بصدق لم تجلب القهوه ل بادي اكرمان ؟
    Mara'nın beni düzeltebilmesi için bana bir parça aether getirmen gerek. Open Subtitles اريد منك ان تجلب لي بعض الاثير حتى تستطيع مارا معالجتي
    Asıl neden, onların bize getirmesini umut ettiğimiz şey: mutluluk. TED إننا نتوقع من هذه الأشياء أن تجلب لنا السعادة.
    Bu pasta mutluluk, şans ve başarı getirsin sana! Open Subtitles نتمنى أن تجلب لك كعكتنا السعادة الحظ السعيد والنجاح
    Patrice'den yiyecek getirmesi için yalvardı. Onun da yaptığı buydu salak gibi. Open Subtitles لقد رجاها بأن تجلب له بعض الطعام , و قد قامت بذلك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more