"دائم" - Translation from Arabic to Turkish

    • kalıcı
        
    • sürekli
        
    • hep
        
    • her zaman
        
    • daimi
        
    • devamlı
        
    • sonsuza
        
    • temelli
        
    • zamanlı
        
    • daima
        
    • sabit
        
    • sık
        
    • kalıcıdır
        
    • ebedi
        
    • sonsuz
        
    Milk gururla ofisine geldi ve kalıcı değişiklik yapmaya azmetti. TED تولى ميلك منصبه ببهجة عارمة، عازماً على إحداث تغيير دائم.
    Bunun yarısının, 600.000 kişide, kalbinde kalıcı hasar meydana gelir ki bu durum sonradan çok kötü problemler yaşamalarına sebep olur. TED نصفهم تقريبا ،أي ٦٠٠ ألف لديهم ضرر دائم بالقلب التي من شأنها أن تسبب لهم مشاكل سيئة للغاية في وقت لاحق
    Elbette Kapta Blue'ya sürekli maruz kalmak kalıcı hasarlara neden oluyor. Open Subtitles بالطبع, بتعريض مستمر لـ كابتا بلو يمكن أن يؤدي لضرر دائم
    Talepleri karşılayabilmek için ellerinde hep 20.000 hazır cüppe tuttular. TED لقد قاموا بتأمين 20 ألف رداء لتكون في متناول اليد بشكل دائم لمواكبة الطلب.
    Eğer o seviyede daha fazla kalsaydı, kalıcı bir hasar alacaktı. Open Subtitles أي وقت أطول على نفس المستوى وكانت ستعاني من ضرر دائم
    Güneşin dünyanıza kalıcı zarar vermesini önlemek için hala vaktimiz var. Open Subtitles مازال الوقت فى صالحنا قبل أن تسبب الشمس ضرراً دائم لعالمك
    Biraz önce hastanedeydim. Doktor iyi olduğumu söyledi. kalıcı bir hasar yokmuş. Open Subtitles لقد ذهبت للمستشفى و قال الطبيب أنني بخير لا يوجد ضرر دائم
    Aslında, kalıcı olması için ben de sorumluyu aramayı düşünüyordum. Open Subtitles في الحقيقة، أنا أَعتقدُ حول دَعوة عاملِ الحالةَ ويَجْعلُه دائم.
    Ve sadece az bir değişimle burada kalıcı olarak yaşayabilir duruma gelebilirler. Open Subtitles وهي تحتاج لتعديلات طفيفة لكي تمكنها من العيش على اليابسة بشكل دائم
    Daha kalıcı bir şeyler bulana kadar onu misafirhaneye koyacağız. Open Subtitles نضعه في جناح الزوار حتى نعثر له على مكان دائم
    Birine bu derecede kalıcı bir zarar vermek çok kötüymüş Open Subtitles إنه شىء رهيب أن تصابى بشىء دائم مقابل بعض النقود
    Sorunuma kalıcı bir çözüm getirirsen iyi para vermeyi düşünüyorum. Open Subtitles أنا أتمنى أن أدفع مالا كثيرا مقابل حل دائم لمشكلتي
    sürekli saygı ve duyguların olacağı bir ilişki olamaz mı? Open Subtitles كيف يمكن أن يجتمع إثنين معا مع دائم الإحترام والموده
    Sıradan suçlularla da geçinemiyorsun ve bu yüzden sürekli başın belaya giriyor. Open Subtitles أنت لا تتعامل مع مجرميين عاديين لهذا أنت دائم الوقوع فى المشاكل
    İsteğin devam edebilmesi için objesinin sürekli olarak eksik olması gerekir. Open Subtitles لكي يستمرّ بالوجود الرغبة يجب أن تكون أهدافها غائبة بشكل دائم
    Muhtemelen kedilerin hep 4 ayak üstüne düştüğünü gözlemlemişsinizdir. TED من المحتمل أنك قد لاحظت أن القطط تستلقي على أقدامها بشكل دائم تقريباً.
    Bapu her zaman Tanrıya giden yolu bulmak için uğraştı. Open Subtitles و كان بابو في كفاح دائم للعثور على طريق الله
    Bana kalırsa sen de artık bu ailenin daimi bir parçasısın. Open Subtitles , بقدر ما أنا مهتم أنت جزءا دائم من عائلتنا الآن
    Başlarda sanırım eve gitmeyi istiyordum, fakat şimdi karar verdim ki, bir şeyin parçası olmak isterim, devamlı bir parça, ne demek istediğimi anlarsan. Open Subtitles في البدايه كنت أعتقد أني أريد العودة للمنزل لكن الآن قررت الإهتمام بكوني جزء من شيء ما جزء دائم , إذا فهمت ما أقصد
    Doktor Cortazar beyninizi değiştirdikleri şu işlem sonsuza kadar sürecek değil mi? Open Subtitles دكتور كورتزار, لقد قامو بتغيير دماغك ظمن تلك العمليه تغيير دائم, صحيح؟
    Acı bir şekilde farkındaydım ki, 24 yaşında, bir kez daha, bir mülteci, bir göçmen ve öteki oluyordum ve bu sefer temelli. TED وفي سن ال24 أدركت على نحو مؤلم أنني أصبحت لاجئة ومهاجرة وأنتمي إلى الآخر مرة أخرى، وبشكل دائم
    Ağabeyine bakmak ikimiz için de tam zamanlı bir iş. - Bunu biliyorsun. Open Subtitles الأعتناء بأخوك هو عمل دائم لكلانا وأنت تعرف ذلك
    Sanki büyükbabam gibiydi ve ben onun daima istediği torunuydum. Open Subtitles انه كما لو كان جدي وأنا الحفيد انه دائم الطلبات
    "Sen"i tanımlayan, sen olmanın anlamıyla ilgili sabit ve değişmeyen bir şey var. TED هناك شيء ما حول ما يعنيه كونك أنت يُعِّرف حقيقتك، وهذا الشيء دائم وغير متغير.
    Oturmaktan sıkıldıklarında; ki bu çok sık oluyordu, mutfağa gidip bisküvi alıyorlardı. Open Subtitles وعندما يملّون الجلوس والذي يكون بشكل دائم يذهبون للمطبخ لتناول بعض المقرمشات
    Bir Goa'uld insan konukçu aldığında, bu kalıcıdır. Open Subtitles عندما الجواؤلد يسيطر على انسان ان هذا دائم ليس هنا
    sonsuz hayat onlara bağışlansın, ve ebedi ışık üstlerinde parlasın. Open Subtitles منحة الحياة الأبدية لهم, قد تألق دائم والضوء عليها.
    Tanrılar dehşete düştüler. Hem bereket tanrıçası Freya'yı kaybedeceklerdi hem de güneşsiz ve aysız dünyaları sonsuz karanlığa bürünecekti. TED اكتشف الأسياد مذعورين أنّهم لن يفقدوا فقط سيّدة الخصوبة للأبد، بل من دون الشمس والقمر سيغرق العالم في ظلامٍ دائم.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more