"ettiği" - Translation from Turkish to Arabic

    • التي
        
    • التى
        
    • الذي
        
    • حيث
        
    • الشرعي
        
    • تمثله
        
    • بناه
        
    • سوسا
        
    • تصفه
        
    Aslında, bu, Amerikan tarihindeki, hükümetin düşmanın tüm istediklerini kabul etmek zorunda kalarak barış müzakere ettiği tek savaştır. TED في الحقيقة، هذه الحرب الوحيدة في التاريخ الأمريكي التي فاوضت فيها الحكومة السلام عن طريق تلبية كل طلبات العدو.
    Bir anlamda, bu Amerika'ya yerleşme hikayesi gibi birşey Avrupalıların akın ettiği güya bitmez tükenmez bir sınır olan Amerikaya TED بصورة ما هذه القصة هي محور استعمار الامريكيتين تلك القارات التي تملك الموارد التي لا تنضب والتي هرب إليها الاوروبين
    Licinia davranış biçiminin, hizmet ettiği tanrıçanın bir yansıması olduğunu anlamıştı. TED تدرك ليكينيا أن تصرفاتها تمثل انعكاسًا للإلهة التي تعمل على خدمتها.
    ama sonuca şaşırdı, elde ettiği bu bileşik portre güzeldi. TED لكنّ ما أدهشه، أنّ الصور المركبة التي أنتجها كانت جميلة.
    Öylesine farklıydı ki, yüzünde adamın sözünü ettiği kızgınlıktan eser yoktu. Open Subtitles مختلفة جدا حتى أن وجهها لم يظهر الشراسة التى تكلّم عنها
    Babanın sana enjekte ettiği madde yeteneklerini sıfırladı, fakat seni başka bir yere taşımadan, bu durumun sürekli olacağını bilmemiz lazım. Open Subtitles المادة التي حقنها بك والدك أبطلت قدراتك لكن قبل أن ننقلك الى المؤسسة الجديدة نريد أن نكون متأكدين أنك لن تسترجعيها
    Ne gerçekleştirdiği soygunlardan, ne de işlediğini iddia ettiği 17 cinayetten pişmanlık duyardı. Open Subtitles ندمَ سواء حول سرقاته ، أو الــ 17 جريمة قتل التي إتُّهم بها
    Eşlik ettiği insanlar düşünüldüğünde bu bayağı genel bir ünvan. Open Subtitles ذلك عنوان عام جداً إذا أخذنا بالإعتبار الشركة التي أبقتها
    O halde esas soru, bu ilaçların başka neyi tedavi ettiği. Open Subtitles إذاً، السؤال الآن هو ما الأمراض الأخرى التي تعالجها هذه الأدوية؟
    Yaptığı ve yapmaya devam ettiği hataları hayatta kalmak için yaptı. Open Subtitles هذه الأخطاء التي يرتكبها و يواصل إرتكابها أظن أنه يحاول الحياه
    Babanın seni incittikten sonra hediye ettiği bebeklere ne oldu? Open Subtitles الدمى التي أهداكِ إياها والدكِ بعد إيذائكِ، ماذا حل بها؟
    Bunu yapmak için sarf ettiği çabayı hayal edebiliyor musun? Open Subtitles هل يمكنك تخيل كميه القوه التي تلزم لفعل هذا ؟
    Mısırlılar'ın içten gelerek ibadet ettiği o anı artık tüm ince ayrıntılarıyla anlıyoruz. Open Subtitles هذه اللحظة التي كانت تمثل عبادة مصرية بالغريزة الآن، نحن نعلم تفاصيل مذهلة
    Soyguncumuzun ateş ettiği 30 kurşunun sonuncusunu poşetlemeyi şimdi bitirdim. Open Subtitles إنتهيتُ للتوّ من تَكْييس آخر الرصاصات الـ30 التي أطلقها سارقنا
    Silahlı Özgürlük Savaşçıları, oligarşistlerin kontrol ettiği hükümetlerine karşı direndiler. Open Subtitles مقاتلو الحرية المسلحون واجهوا السلطة، التي يسيطر عليها نظام الأقلية
    Mitch'in temsil ettiği psikiyatriste Ray'in benimle evlenmek istememesinin nedeni sordum. Open Subtitles سَألتُ تلك التي يمثلها ميتش حول عدم رغبة راي في الزواج
    Benim için bu son iyiliği yap ona hak ettiği hayatı yaşatabilirsin. Open Subtitles أسدِ لي هذا الصنيع الأخير، و بإمكانك أن تمنحها الحياة التي تستحقّها.
    Editörlerden oluşan takımımız..., ...erkeklerin hak ettiği mutluluğa ulaşabilmesini kendilerine amaç edindiler. Open Subtitles فريقنا يتكون من المحررين هدفهم الوحيد إيصالك ،للسعادة التي يستحقها كل الرجال
    Hitler, daha yolun başında Yahudiler'e karşı vaat ettiği mücadeleyi başlattı. Open Subtitles منذ اللحظه الأولى أطلق هتلر حملته التى وعد بها ضد اليهود
    Tarihimizi sadece yeniden kolonileştirmek değil Hegel'in olduğunu inkar ettiği düşünsel desteği tekrar inşa etmenin yollarını bulmak zorundayız. TED لا يتعين علينا إعادة استعمار تاريخنا، بل يتوجب علينا إيجاد طرق لإعادة بناء الوعي الفكري الذي أنكر هيغل وجوده.
    Profesör Fate tüm benzini yok ettiği için, Grommett zorunlu oldu. Open Subtitles حيث أن البروفسير فيت بدد كل الوقود ف جروميت ضرورة قصوى
    Her şeye rağmen, muhteşem bir iş başardın. Torunumu hak ettiği konumuna getirdin. Open Subtitles لقد قمت بمهمة ضخمة ، إعادة حفيدتي إلى منصبها الشرعي
    Sadece size ve bana göre Roma'nın temsil ettiği her şeyden iğreniyor. Open Subtitles إنه لا يملك سوى الاحتقار لكل ما تمثله روما التي يعرفها كلانا
    Ve bu bağlamda, bağlantı kurmak istersek Babbage inşa ettiği bu şey gerçekten bir bilgisayardı. TED وهكذا فجأة، تصل إلى هذا الرابط حين تقول ما بناه باباج قد كان فعلا حاسوبا.
    Sayısal teknoloji, meclise hakkında tutkuyla hitap ettiği o ses tellerinin dirilmesi için fırsattır. TED التكنولوجيا الرقمية هي الفرصة لإحياء الأوتار الصوتية التي تحدث " سوسا " عنها بشغف للكونجرس
    Ancak, genç, karnı burnunda hâliyle eve gelen kadının, polisin tarif ettiği gibi "hunharca işlenen bıçaklı saldırıya maruz kaldığı açıkça ortadadır. Open Subtitles و مع ذلك ، ما يبدو واضحاً هو أن الشابة الصغيرة المثقلة بحملها عادت للمنزل و لقد تعرضت إلى ما تصفه الشرطة بأنه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more